Arabuluculuğa İlişkin Temel Esaslar
Arabuluculuğa İlişkin Temel Esaslar
1. Genel Bakış
Arabuluculuk, uyuşmazlık yaşayan tarafları, karşılıklı iletişim kurmak ve müzakerelerde bulunmak amacıyla bir araya getiren, tarafların birbirlerini anlamalarını sağlamak ve böylece kendi çözümlerini üretmelerine olanak tanımak için aralarındaki iletişimi kolaylaştıran, bağımsız, tarafsız ve objektif bir konumda bulunan, uzmanlık eğitimi almış üçüncü bir kişinin katkısı veya katılımıyla yürütülen ve esas olarak gönüllülük ilkesine dayanan bir usuldür[1].
Arabulucu, uyuşmazlık hakkında herhangi bir karar vermez. Arabulucunun rolü, taraflara çözüm önerileri sunmak değil; onların karşılıklı olarak anlaşmazlıklarını tartışabileceği ve çözebileceği bir ortam yaratmaktır[2]. Arabulucu, taraflar arasında iletişimi kolaylaştırarak, çözüm arayışını destekler, ancak tarafların yerine karar almaz veya onlara belirli bir çözüm önermez[3]. Bu süreçte arabulucu, yalnızca tarafların kendi istek ve iradeleri doğrultusunda bir anlaşmaya varmalarını sağlamaya yardımcı olur[4].
2. Arabuluculuk Kurumunun Uygulama Alanı
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu[5]’nun (HUAK) 1’inci maddesinde yer alan düzenlemeye göre arabuluculuk, yalnızca özel hukuk uyuşmazlıkları çerçevesinde işlerlik kazanmaktadır. Bu hususta, yabancılık unsuru içeren özel hukuk uyuşmazlıkları dahi arabuluculuk ile çözümlenebilir. Öte yandan arabuluculuk kurumu, sadece tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri ve kamu düzeninden kaynaklanmayan uyuşmazlıklar bağlamında uygulama alanı bulmaktadır. Burada kastedilen, tarafların öngörülen sonucu sağlamaya kanun tarafından müsaade edilmiş olmasıdır[6]. Sözgelimi, kamu düzenini ilgilendiren ve bu sebeple de tarafların serbest iradeleri ile sulh olmaları mümkün gözükmeyen uyuşmazlıklar, arabuluculuk kapsamında çözümlenemezler (HUAK m. 1/2). Bu noktada vurgulanması gereken bir diğer husus ise idarenin taraf olduğu uyuşmazlıklardır. İdarenin taraf olduğu fakat uyuşmazlığın özel hukuktan kaynaklandığı hallerde ve tarafların serbestçe tasarruf edebilmelerinin mümkün olması durumunda pekâlâ arabuluculuk süreci gerçekleşebilir[7]. HUAKY m. 18’de idare tarafından arabuluculuk sürecine kimin katılacağı da düzenlenmiştir.
Değinilmesi gereken bir diğer husus ise aile hukuku kapsamına giren uyuşmazlıkların büyük çoğunluğunun arabuluculuğa elverişli olmadığıdır. Nitekim bu tarz uyuşmazlıklarda tarafların serbestçe tasarruf etmeleri mümkün değildir[8]. Bu çerçevede, evliliğin mutlak butlanını konu alan davalar ile boşanma ve soy bağına ilişkin davaların arabuluculuk ile çözümlenmesinin mümkün olmadığını belirtmek gerekir. Bununla birlikte mal rejiminden kaynaklı davalar ile nafaka davalarının arabuluculuk çerçevesinde çözümlenebilmesi mümkündür[9].
3. Arabuluculuk Kurumunun İşleyişine Egemen Olan İlkeler
- İradilik İlkesi
Taraflar, ortaya çıkan uyuşmazlıkla ilgili olarak, arabuluculuk sürecini başlatma, devam ettirme ve sonlandırma hususunda kural olarak tam bir serbestliğe sahip kılınmışlardır. (HUAK m. 3/1). Bir diğer ifadeyle, arabuluculuk süreci tamamen iradidir[10]. Ayrıca tarafların, arabuluculuk sürecini kendi iradeleri ile başlatmış olmaları, bu süreci mutlaka anlaşma ile sona erdirecekleri anlamına da gelmemektedir[11].
Taraf iradelerine istisna teşkil edecek durum, HUAK m. 18’de düzenlenen dava şartı arabuluculuktur. Söz konusu hüküm, dava şartı kapsamına giren uyuşmazlıklar yönünden, dava açılmadan önce arabuluculuk sürecinin işletilmesini zorunlu kılmaktadır. Bununla birlikte, tarafların yalnızca arabuluculuk sürecine başvurmaları zorunlu olup süreci devam ettirme konusunda mecburiyetleri bulunmamaktadır[12].
- Tarafların Eşitliği ve Arabulucunun Tarafsızlığı İlkesi
HUAK m. 3 gereği taraflar gerek başvuru aşamasında gerekse tüm süreç boyunca eşit hak ve yetkilere sahiplerdir. Bu husus aynı zamanda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği[13] (HUAKY)’nin 5. maddesinde ele alınmıştır. Söz konusu düzenleme uyarınca taraflar hem arabulucuya başvururken hem de tüm süreç boyunca eşit haklara sahiptirler. Bu kapsamda, taraflardan birinin arabuluculuk süreci dışında bırakılması mümkün olmadığı gibi söz hakkı da diğerine göre kısıtlanamaz. Eşitlik ilkesinin sağlanabilmesi için arabulucunun, taraflara eşit mesafede yaklaşması ve tüm süreç boyunlara onlara eşit muamelede bulunması gerekir[14]. Bu hususta kanunda, tarafsızlığından şüphe duyulan arabulucunun reddi gibi bir düzenlemeye yer verilmemiştir[15]. Öte yandan, arabulucu ile taraflar arasındaki mevcut ya da olası menfaat ilişkileri veya çatışmalar, arabulucunun tarafsızlığını ve arabuluculuk sürecinin bütünlüğünü açıkça tehlikeye atacak nitelikteyse, arabulucu, tarafların aksi yöndeki taleplerine ve anlaşmalarına aldırmaksızın arabuluculuk teklifini reddetmeli ve sürecin hangi aşamasında olursa olsun geri çekilmelidir[16].
Arabulucunun tarafsızlık ilkesinin bir gereği olarak, uyuşmazlık sürecinde arabulucu olarak görev yapan kişinin, aynı uyuşmazlıkla ilgili olarak daha sonra taraflardan birinin avukatlığını yapması mümkün değildir (HUAK m. 9/4). Bununla birlikte Yargıtay, taraflardan birinin avukatı olarak görev yapan kişinin, arabulucu olarak uyuşmazlığı çözmesini yasaklamamış; karşı tarafın bu konuda açıkça bilgilendirilmesini ve onayının alınmasını aramıştır. Söz konusu karar, “Somut uyuşmazlıkta arabulucunun davalı şirketin avukatı olarak görev yaptığı halde arabuluculuk görüşmeleri öncesinde davacı tarafı bu yönde bilgilendirdiği ortaya konulamamıştır. Anlaşma belgesinde bu yönde bir açıklamaya yer verilmemiştir. Arabulucunun aynı zamanda diğer tarafın avukatı olduğu hususunda özellikle davacı tarafın açıkça bilgilendirildiğinin ve buna rağmen arabuluculuk görüşmelerine devam etmek istediğinin ispatı gerekir. Bu yönüyle ilgili çerçevesinde arabulucunun tarafsızlığından şüphe duyulmasını gerektiren önemli hal ve şartların varlığı kabul edilmelidir.” [17] şeklindedir.
Yine tarafsızlık ilkesinin bir uzantısı olarak arabulucunun, taraflara hukuki tavsiyelerde bulunabilmesi mümkün değildir (HUAKY m. 17/5). Bununla birlikte, tarafların hiçbir çözüm üretemedikleri hallerde arabulucu, menfaat temelli bir çözüm önerisinde bulunabilir (HUAKY m. 17/6).
- Gizlilik İlkesi
Arabuluculuk kurumunu cazip kılan en önemli özellik, sürecin yalnızca taraflar ve arabulucu arasında kalmasıdır[18]. Gizlilik ilkesi uyarınca hem arabulucu hem de sürece dahil olan diğer kişiler, arabuluculuk müzakerelerinin gizli kalması için gerekli tüm çabayı göstermelidir[19]. Bu kapsamda, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde, kendilerine sunulan veya başka bir şekilde elde ettikleri bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdürler (HUAK m. 4). Gizlilik ilkesinin taraflarca bertaraf edilmesinin mümkün olduğunu da ayrıca belirtmek gerekir (HUAK m. 4/1).
Gizliliğe riayeti temin altına almak için kanuna özel bir cezai düzenleme getirilmiştir. Söz konusu düzenleme uyarınca, arabuluculuk süreci kapsamında gizliliğin ihlali suretiyle taraflardan birinin, hukuken korunan bir menfaatinin zarara uğraması neden olanlar, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Söz konusu suçtan dolayı ceza verilebilmesi, ihlalden zarar görenlerin şikayetine bağlı kılınmıştır (HUAK m. 33).
Gizlilikle ilgili hukuki düzenleme, dürüst, samimi, güvenilir, özgür ve rahat bir tartışma ortamı yaratmayı amaçlamakta olup, bu ortamın, tarafların karşılıklı mutabakata varmalarını sağlamayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, düzenlemelerin kapsamı, tarafların ispat hakkını (HMK m. 189/I) ortadan kaldıracak veya hukuki dinlenilme haklarını (HMK m. 27) sınırlandıracak şekilde genişletilemez[20]. Ayrıca, arabuluculuk sürecinde taraflarca sunulan ya da başka bir şekilde elde edilen bilgi ve belgeler, mahkeme, hakem ya da herhangi bir idari makam tarafından talep edilemez (HUAK m. 5; HUAKY m. 7) Ancak, bu beyan ve belgelerin, ilgili bir kanun hükmüyle açıkça belirtilmesi veya arabuluculuk sürecinin sonunda varılan anlaşmanın uygulanması ve icrası için gerekli olması durumunda açıklanması mümkündür (HUAK m. 5; HUAKY. m. 7).
Bu düzenlemelerin geçerliliği, devlet ya da hakem mahkemesinde görülen davanın arabuluculuk konusu ile ilişkili olup olmamasıyla ilgisizdir (HUAKY m. 7). Arabuluculuk süreci sırasında tarafların yapmış oldukları açıklamalar veya sundukları belgeler, uyuşmazlık mahkemeye intikal ettiğinde, mahkeme veya hakemler önünde delil olarak sunulmuş olsalar dahi, söz konusu deliller hükme esas alınamaz (HUAK m. 5; HUAKY. m. 7). Bununla birlikte, devlet mahkemeleri veya hakemler önünde açılan bir davada ileri sürülen deliller, yalnızca arabuluculuk sürecinde sunulmuş olmalarından dolayı delil kabul edilmemesi veya ispat amacıyla kullanılamaz hale gelmesi mümkün değildir (HUAK m. 5; HUAKY m. 7). Dolayısıyla, derdest bir dava sürecinde tarafların arabulucuya başvurduktan sonra dilekçe aşamasında sundukları delillerin arabuluculuk sürecinde tartışılması veya incelenmesi, söz konusu delillerin yargılamanın devam etmesi durumunda geçerliliğini kaybetmesine yol açmaz.
4. Arabuluculuk Kurumunun Mahkemelere Kıyasla Taraflara Sağladığı Avantajlar
Arabuluculuk, devlet mahkemelerinde yürütülen yargılama süreçleri ile karşılaştırıldığında, birçok açıdan önemli avantajlar sunan alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir[21]. Arabuluculuk, uyuşmazlıkların daha hızlı ve düşük maliyetlerle çözülmesini sağlamakta olup, mahkeme süreçlerine kıyasla daha kısa sürede sonuçlanmakta, ayrıca taraflara daha az finansal yük getirmektedir. Bunun yanı sıra, arabuluculuk süreci, gizlilik ilkesine dayalı olarak yürütülür; taraflar arasındaki görüşmeler ve yapılan anlaşmalar dışarıya sızmaz ve bu da tarafların daha güvenli bir ortamda çözüm arayışında bulunmalarına imkân verir. Sürecin tüm aşamalarında ve nihai çözümde tarafların tam egemenliği, onların ihtiyaçlarının daha etkili bir şekilde karşılanmasını ve çözümün taraflarca kabul edilebilir olmasını temin etmektedir[22].
Arabuluculuk, formalite ve sıkı yasal çerçevelerden uzak bir mekanizma sunarak, tarafların daha esnek ve yaratıcı çözüm yolları geliştirmelerine olanak tanır. Ayrıca, arabuluculuk süreci, tarafların geçmişteki hak ihlallerine odaklanmak yerine, gelecekteki çıkarlarını gözeterek çözüm arayışında bulunur. Bu sayede, her iki tarafın da tatmin edileceği bir çözümün ortaya çıkması hedeflenir[23].
Arabuluculuk, tarafların haklılıklarını değil, menfaatlerini gözeten bir çözüm yöntemidir. Bu çerçevede, arabuluculuk süreci yalnızca uyuşmazlığın çözülmesine yönelik bir mekanizma sağlamakla kalmaz, aynı zamanda taraflar arasındaki, gelecekteki ilişkilerin tahrip edilmemesini de dikkate almaktadır[24]. Taraflar arasında var olan ilişkilerin korunması ve devam ettirilmesi, arabuluculuğun temel hedeflerinden birini oluşturmaktadır[25].
5. Arabuluculuk Sözleşmesi, Arabulucunun Nitelikleri, Seçimi, Hak ve Yükümlülükleri
HUAK’ta herhangi bir tanımı bulunmamasına karşın arabuluculuk sözleşmesini, tarafların uyuşmazlığın meydana gelmesinden önce ya da sonra, bu uyuşmazlığın çözümü amacıyla arabuluculuğa başvurmayı kabul ettikleri bir anlaşma olarak tanımlamak mümkündür[26]. Bu noktada, arabuluculuk sözleşmesi ile arabulucu sözleşmesinin karıştırılmaması önemlidir. Zira arabuluculuk sözleşmesi, uyuşmazlığın tarafları arasında akdedilen bir usul sözleşmesi iken, arabulucu sözleşmesi, taraflar ile arabulucu arasında yapılan bir maddi hukuk sözleşmesidir[27].
Arabuluculuk sözleşmesi, kanunda aksi belirtilmediği için herhangi bir şekil şartına tabii değildir[28]. Dolayısıyla tarafların dilediği şekilde uyuşmazlığın arabuluculuk yöntemiyle çözülmesini kararlaştırmaları mümkündür. Arabuluculuk sürecinde iradilik ilkesinin esas alınması nedeniyle, taraflardan birinin arabuluculuk sözleşmesine dayanarak diğer tarafı sürece katılmaya zorlaması veya açılan bir davada arabuluculuk sözleşmesini ilk itiraz olarak gündeme getirmesi mümkün değildir[29]. Bununla birlikte arabuluculuğun yapılamaması sebebiyle ortaya bir zararın çıkması halinde, bu zararın giderilmesi gerektiği de açıkça ortadadır. Bununla birlikte sürecin gerçekleşmemesi nedeniyle fiilen ortaya bir zararın ortaya çıktığını ispat etmek neredeyse imkansızdır. Öte yandan, arabuluculuk sözleşmesine güvenilerek birtakım masrafların yapılması halinde işbu masrafların, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu[30] (TBK)’nun sözleşmeye aykırılık hükümlerince tazmini mümkündür[31].
HUAK’ın öngördüğü anlamda arabulucu olarak nitelendirilebilmek ve bu sıfatla faaliyet gösterebilmek için, Adalet Bakanlığı tarafından tutulan arabulucular siciline (HUAK m. 19; HUAKY m. 29) kayıt yaptırmak ön koşuldur (HUAK m. 6; HUAKY m. 8).
Arabuluculuk sürecinin etkin bir şekilde yürütülmesi ve arabuluculuk kurumunun uyuşmazlık çözümü bağlamında geniş bir uygulama alanı bulabilmesi, nitelikli ve uzmanlaşmış arabulucuların yetiştirilmesini ve faaliyet göstermelerini gerekli kılmaktadır. Bu nedenle, arabulucuların disipline edilmesi, sürekli izlenmesi ve denetlenmesi önem arz etmektedir. Sicil, bu sürecin düzenli bir şekilde işlemesini sağlamak için önemli bir işlev görmektedir. Arabulucuların sicile kayıt olabilmesi için yerine getirmeleri gereken şartlar, HUAK’ın 20. maddesinin ikinci fıkrası ve HUAKY’in 30. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilmiştir. Buna göre, HUAK m. 2/1-a ve HUAKY m. 4/1-b gereği, arabulucu olarak faaliyet gösterecek kişilerin, gerçek kişi olması şarttır. Bu çerçevede tüzel kişilerin arabulucu olarak görev almaları söz konusu değildir[32]. Ayrıca, arabulucu olmaya aday gerçek kişinin, tam ehliyetli de olması gerekir (HUAK m. 20/2-c; HUAKY m. 30/2-c).
Sicile kayıt yaptırabilmenin bir diğer şartı ise Türk vatandaşı olmaktadır (HUAK m. 20/2-a; HUAKY m. 30/2-a). Bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere, Türk vatandaşı olmayan gerçek kişilerin, sicile kayıtlı arabulucu olarak görev alması mümkün değildir. Arabulucular siciline yalnızca, hukuk fakültesi mezunu ve en az beş yıl mesleki kıdeme sahip kişiler kaydedilir (HUAK m. 20/2-b; HUAKY m. 30/2-b). Bu çerçevede, hukukla ilişkilendirilebilir bir mesleğin en az beş yıldır süreyle icra ediliyor olması gerekir[33].
Arabuluculuk süreci, güven temelli bir yaklaşımı gerektiren bir mekanizma olduğundan, bu süreçte görev alacak arabulucunun, uyuşmazlık taraflarının güvenini kazanabilecek niteliklere sahip olması elzemdir. Bu bağlamda, arabulucunun dürüst, namuslu, şeffaf ve genel anlamda sağlam bir ahlâkî karaktere sahip olması, sürecin sağlıklı işlemesi için temel bir gerekliliktir[34]. Söz konusu niteliklerin tespiti açısından, HUAK’ta özel bir düzenleme bulunmaktadır. Bu düzenlemeye göre, arabulucular siciline kayıt yaptırabilmek için, Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa dahi, kasten işlenen suçlar kapsamında en az bir yıl hapis cezasına çarptırılmamış olmak gerekmektedir. Ayrıca, affa uğramış olsa bile, Devletin güvenliğine yönelik suçlar, anayasal düzene ve işleyişine karşı işlenen suçlar ile zimmet, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan elde edilen malvarlığını aklama, kaçakçılık, gerçeğe aykırı bilirkişilik, yalan tanıklık ve yalan yere yemin gibi suçlardan mahkûm edilmemiş olmak şarttır (HUAK m. 20/2-ç; HUAKY m. 30/2-ç). Belirtilen şartları sağlayan gerçek kişiler, Arabuluculuk eğitimini tamamlamalarının ardından, mesleklerinde yirmi yıl kıdeme sahip olanlar hariç olmak üzere, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen yazılı sınavda başarılı oldukları takdirde sicile kaydedilir (HUAK m. 20/2-e; HUAKY m. 30/2-e). Arabulucunun mesleki faaliyetlerine başlaması, sicile kayıt işleminin tamamlanmasıyla mümkündür (HUAK m. 20/3; HUAKY m. 30/7).
Arabulucunun hak ve yükümlülükleri, HUAK’ın 6 ila 12. ve HUAKY m. 8 ila 14. maddeleri arasında düzenlenmiştir[35]. Buna göre arabulucu, görevini özenle, tarafsızlık ilkesine sadık kalarak ve şahsen yerine getirmelidir. Öyleyse arabulucunun, görevini bir başkasına devretmesi mümkün değildir (HUAK m. 9/1; HUAKY m. 11/1).
Arabulucu, arabuluculuk sürecini tarafsız bir şekilde yürütmekle yükümlü olup, tarafsızlığını sorgulatacak herhangi bir tutum veya davranışta bulunmaktan kaçınmalıdır (HUAKY m. 11/2). Arabulucu olarak görevlendirilen kişi, tarafsızlığını zedeleyebilecek veya sorgulanmasına neden olabilecek önemli durumların varlığı halinde ya da bu tür durumların sonradan ortaya çıkması durumunda, tarafları bilgilendirme yükümlülüğüne sahiptir. Ancak, bu bilgilendirmeye rağmen taraflar ortak bir kararla arabulucunun görevi üstlenmesini talep ederlerse, arabulucu bu görevi kabul edebileceği gibi, daha önce üstlendiği görevi de sürdürebilir (HUAK m. 9/2; HUAKY m. 11/3). Tarafsızlık ilkesine uygun olarak, arabulucunun görev aldığı uyuşmazlıkla bağlantılı olarak açılan bir davada, daha sonra taraflardan herhangi birinin avukatı olarak görev alması mümkün değildir (HUAK m. 9/4; HUAKY m. 11/5).
HUAK’ın, tarafların bilgilendirilmesine ilişkin maddesi çerçevesinde, arabulucu, sürecin başında taraflara arabuluculuğun temel ilkeleri, işleyişi ve olası sonuçları hakkında tam ve eksiksiz bilgi vermekle yükümlüdür (HUAK m. 11; HUAKY m. 12; HUAKY m. 13/1). Ayrıca, arabuluculuk yöntemiyle çözüme kavuşturulan hukuki uyuşmazlıklar ve tarafların arabuluculuk süreci sonunda anlaşmaya varmaları durumunda oluşturulacak anlaşma belgesinin icra edilebilirliği ve hukuki sonuçları hakkında taraflara bilgi verilir (HUAKY m. 13/2).
Arabulucunun HUAK’ta düzenlenen birtakım hakları da mevcuttur. Sözgelimi, arabulucu, unvanını ve bu unvandan kaynaklanan yetkilerini kullanma hakkına sahiptir (HUAK m. 6; HUAKY m. 8). Pek tabi bir diğer hakkı, yapmış olduğu faaliyet karşılığında taraflardan ücret talep etmesidir (HUAK m. 7/1; HUAKY m. 9/1). Aksi bir anlaşma yapılmadığı takdirde, arabulucunun ücreti, faaliyetin tamamlandığı tarihte geçerli olan Arabulucu Asgari Ücret Tarifesi[36]’ne göre tespit edilir ve ücret ile masraflar, taraflarca eşit olarak karşılanır (HUAK m. 7/2; HUAKY m. 9/3). Arabulucu, taraflarla ayrı ayrı ya da birlikte görüşmeler yapabilir ve iletişimde bulunabilir (HUAK m. 8/1; HUAKY m. 10/1).
Av. Meryem AYIK
[1] Tanrıver, Arabuluculuk, 43; Gülgün Ildır, Alternatif Uyuşmazlık Çözümü (Ankara: Seçkin Yay., 2003), 88; Mustafa Serdar Özbek, Alternatif Uyuşmazlık Çözümü (Ankara: Yetkin Yay., 2022), 171; Şule Şahin Ceylan, Geleneksel Toplumdan Modern Topluma Alternatif Uyuşmazlık Çözümü (İstanbul: On İki levha Yay., 2009), 298; İlhan Onur, Arabuluculuk Sözleşmesi (Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2020), 31.
[2] Ildır, Alternatif Uyuşmazlık Çözümü, 100; Şahin Ceylan, Alternatif Uyuşmazlık Çözümü, 298-299; Cafer Eminoğlu ve Ersin Erdoğan, Ticari Uyuşmazlıklarda İhtiyari ve Dava Şartı (Zorunlu) Arabuluculuk (Ankara: Adalet Yay., 2020), 29.
[3] Elif Kısmet Kekeç, Arabuluculuk Yoluyla Uyuşmazlık Çözümünde Temel Aşamalar ve Taktikler (Ankara: Adalet Yay., 2016), 239.
[4] Tanrıver, Arabuluculuk, 44.
[5] RG, 22.06.2012, S. 28331.
[6] Eminoğlu ve Erdoğan, Zorunlu Arabuluculuk, 49.
[7] Eminoğlu ve Erdoğan, Zorunlu Arabuluculuk, 47.
[8] Tanrıver, Arabuluculuk, 61.
[9] İşbu örnekleri çoğaltmak mümkün olup daha fazla bilgi için bkz. Tanrıver, Arabuluculuk, 61.
[10] Süha Tanrıver, “Alternatif Çözüm Yolları ve Arabuluculuk”, Makalelerim II (Ankara: Adalet Yay., 2011), 4; Süha Tanrıver, “Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolları: Arabuluculuk Kurumuna Hukuki ve Sosyolojik Bir Bakış” Makalelerim II (Ankara: Adalet Yay., 2011), 68; Şebnem Akipek Öcal v. dğr., Uzman Arabuluculuğa Giriş Kitabı (Ankara: Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı, 2023), 188; Seda Özmumcu, “Karşılaştırmalı Hukuk ve Türk Hukuku Açısından Zorunlu Arabuluculuk Sistemine Genel Bir Bakış” İÜHFM LXXIV, sy. 2 (2016): 827; Muhammet Özekes, “Zorunlu Arabuluculuğun Hak Arama Özgürlüğü ve Arabuluculuk İlkeleri Bakımından Değerlendirilmesi,” Arabuluculuğun Geliştirilmesi Uluslararası Sempozyumu (Ankara: Pozitif Matbaacılık, 2019), 117.
[11] Tanrıver, Arabuluculuk, 65; Eminoğlu ve Erdoğan, Zorunlu Arabuluculuk, 50.
[12] Tanrıver, Arabuluculuk, 65.
[13] RG, 02.06.2018, S. 30439.
[14]Tanrıver, Arabuluculuk, 66; Öcal v. dğr., Uzman Arabuluculuğa Giriş Kitabı, 190; Hakan Albayrak, “Eşitlik ve Tarafsızlık İlkelerinin Zorunlu Arabuluculuk Bağlamında Yeniden Değerlendirilmesi Zorunluluğu” GÜSBD 17, sy. 12 (2018): 13 vd.
[15] Eminoğlu ve Erdoğan, Zorunlu Arabuluculuk, 56.
[16] Eminoğlu ve Erdoğan, Zorunlu Arabuluculuk, 57.
[17] Y9HD, 11.06.2019 T. 2019/3694 E. 2019/13040, [LegalBank (Erişim Tarihi: 06.03.2025)].
[18] Detaylı bilgi için bkz. Çiğdem Yazıcı Tıktık, Arabuluculukta Gizliliğin Korunması (İstanbul: On İki levha Yay., 2013), 51 vd.; Umut Ozan Erginer, “Arabuluculuk ve Gizlilik” ABÜHFD 5, sy. 9 (2017): 77 vd.
[19] Eminoğlu ve Erdoğan, Zorunlu Arabuluculuk, 53-54.
[20]Yazıcı Tıktık, Arabuluculukta Gizliliğin Korunması, 58; Yasemin Işıktaç, “Türk Arabuluculuğunda Etik Modeli ve Etik İkilemler”, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Sempozyumu (İstanbul, 2014), 65.
[21] Tanrıver, Arabuluculuk, 45.
[22] Tanrıver, Arabuluculuk, 45.
[23] Tanrıver, Arabuluculuk, 45.
[24] Tanrıver, Arabuluculuk, 45.
[25] Tanrıver, Arabuluculuk, 45.
[26] Cafer Eminoğlu ve Ersin Erdoğan, Ticari Uyuşmazlıklarda İhtiyari ve Dava Şartı (Zorunlu) Arabuluculuk (Ankara: Adalet Yay., 2020) 34; Melis Taşpolat Tuğsavul, Türk Hukukunda Arabuluculuk (Ankara: Yetkin Yay., 2012), 101.
[27] Eminoğlu ve Erdoğan, Zorunlu Arabuluculuk, 34-35; Arabulucu sözleşmesinin maddi hukuk sözleşmesi olduğuna ilişkin yargı kararı için bkz. Ankara BAM 4 HD, 08.10.2018 T. 2018/2857 E. 2018/1847 K., Ankara BAM 4 HD, 12.03.2018 T. 2018/132 E. 2018/666 K., Ankara BAM 4 HD, 20.042017 T. 2017/545 E. 2017/511 K. [LegalBank (Erişim Tarihi: 06.03.2025)]; Arabuluculuk sözleşmesinin hem maddi hem de usul sözleşmesi olduğuna ilişkin görüş için bkz. Taşpolat Tuğsavul, Türk Hukukunda Arabuluculuk, 104-105.
[28] Eminoğlu ve Erdoğan, Zorunlu Arabuluculuk, 35; Ildır, Alternatif Uyuşmazlık Çözümü, 66; Taşpolat Tuğsavul, Türk Hukukunda Arabuluculuk, 103.
[29] Eminoğlu ve Erdoğan, Zorunlu Arabuluculuk, 35; Başka ülkelerin hukuk düzenlemelerinde ise bu konuda açıkça düzenleme bulunmakta olup benzer düzenlemenin de Türk hukukuna kazandırılması gerekmektedir, detaylı bilgi için bkz. Cengiz Topel Çelikoğlu, “6325 Sayılı HUAK’a Göre Arabuluculuk Yoluna Başvurulması ve Çözüm Anlaşmasının Mahkeme ve İcra Usulleri ile İlişkisi” Prof. Dr. Ejder Yılmaz’a Armağan C. 1. Emel Hanağası ve Mustafa Göksu (Ankara: Yetkin Yay., 2014), 690-691.
[30] RG, 04.02.2011, S. 27836.
[31] Eminoğlu ve Erdoğan, Zorunlu Arabuluculuk, 38; Eren, Borçlar Hukuku, 1074-1082; Kemal Oğuzman ve Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler C. 1 (İstanbul: Vedat Yay.,2024), 463-479.
[32] Tanrıver, Arabuluculuk, 71.
[33] Tanrıver, Arabuluculuk, 72.
[34] Tanrıver, Arabuluculuk, 73.
[35] Arabulucunun hukuki ve disiplin sorumluluğuna ilişkin detaylı bilgi için bkz. Öcal v. dğr., Uzman Arabuluculuğa Giriş Kitabı, 193 vd.
[36] RG, 22.12.2021, S. 31697.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!