|Bizim milletimizin adalet düzeyi,
başka milletlerin adaletinden
aşağı kalamaz.
M.Kemal Atatürk

Marka Devir Sözleşmesi

 

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun beşinci kitabında ortak ve diğer hükümler düzenlenmiştir. Kanun’un 148/1 hükmüne göre “Sınai mülkiyet hakkı devredilebilir, miras yolu ile intikal edebilir, lisans konusu olabilir, rehin verilebilir, teminat olarak gösterilebilir, haczedilebilir veya diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı hakkı; lisans, devir, intikal, haciz ve benzeri hukuki işlemlere konu olamaz ve teminat olarak gösterilemez.” ve Kanun’un 148/6 hükmüne göre “Marka, tescil edildiği mal veya hizmetlerin tümü veya bir kısmı için devredilebilir.” Bu makalemizde marka devir sözleşmesi ele alınmıştır.

Yazının İçeriği; 

  1. Marka Devir Sözleşmesinin Tanımı, Şekli
  2. Marka Devir Sözleşmesinin Konusu
  3. Marka Devir Sözleşmesinin Hukuki Niteliği
  4. Marka Devir Sözleşmesinin Unsurları
  5. Marka Devir Sözleşmesinin Marka Siciline Tescili
  6. Marka Devir Sözleşmesinin Kanundan Doğan Sınırlamaları
  7. Marka Devir Sözleşmesinin Hüküm ve Sonuçları

1.Marka Devir Sözleşmesinin Tanımı, Şekli

Marka devir sözleşmesi, marka sahibinin Türk Patent ve Marka Kurumu’nda tescil edilmiş bir markanın tescil edildiği mal veya hizmetlerin tümü veya bir kısmı için markayı devretmeyi, bunun karşılığında devralanın belirli bir bedel ödemeyi üstlendiği isimsiz bir sözleşmedir. Bilindiği üzere 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu İkinci Kısım’da Özel Borç İlişkileri düzenlenmiştir. Bu kısım altında yahut özel kanunlarında düzenlenen sözleşmelere isimli sözleşmeler denirken; 6098 sayılı TBK’da yahut özel kanunlarda düzenlenmeyen sözleşmelere isimsiz sözleşmeler denilir. Kanunlarda düzenlenmediği halde isimsiz sözleşmelerin yapılabilmesi TBK’da düzenlenen irade özgürlüğü ve dolayısıyla sözleşme serbestisi ilkesinden kaynaklanmaktadır.

Marka Devir Sözleşmesinin Şekli

Her ne kadar 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun 12. Maddesi ile “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.” Hükmü düzenlenmiş olsa da SMK m.148/4’te “Hukuki işlemler, yazılı şekle tabidir. Devir sözleşmelerinin geçerliliği ancak noter tarafından onaylanmış şekilde yapılmış olmalarına bağlıdır.” hükmedilmiştir. Kanunun emredici hükmü karşısında marka devir sözleşmelerinin şekil serbestisi uyarınca değil, yazılı ve noter tarafından onaylanmış şekilde yapılması gerektiği şüphesizdir. Hal böyle iken marka hakkının devrinin temelini devir sözleşmesi oluşturduğundan, bu sözleşmenin yapılmadığı durumda geçerli bir marka devrinden söz etmek de mümkün olmayacaktır.

2.Marka Devir Sözleşmesinin Konusu

Tescilli Marka

6769 sayılı kanun kapsamında devir, tescilli markaları kapsamaktadır. SMK m. 148/6 hükmünde markanın tescil edildiği mal ve hizmetlerin tümü veya bir kısmı için devredilebileceği hüküm altına alınmıştır. Marka devir sözleşmesinde şayet devrin markanın tescil edildiği mal veya hizmetlerin bir kısmı için devredildiği belirtilmemişse bu halde devrin konusunun markanın tescil edildiği tüm mal veya hizmetler olarak anlaşılması gerekmektedir. Kısmi devir söz konusu ise hangi mal veya hizmetlere ilişkin devir yapıldığının Nis Anlaşması’na göre belirlenen sınıfları ile sözleşmede belirtilmesi Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in m. 125/3 hükmü uyarınca gerekli ve zorunludur. Aksi takdirde devir sözleşmesi geçersiz olacaktır. Markanın birden çok ülkede tescil edilmiş olması halinde bu devrin yalnızca tescil edilen ülkelerden biri için gerçekleştirilmesi de mümkündür.

Tescilsiz Marka

Tescilsiz markalar SMK’da öngörülen koruma hükümleri uyarınca değil genel hükümler uyarınca korunmaktadır. Ancak bu markaların da işletmeden bağımsız bir ekonomik değeri olduğundan devri mümkündür. Ne var ki bu devir sözleşmesi SMK uyarınca öngörülen devir sözleşmesinin kapsamına girmemektedir.

3.Marka Devir Sözleşmesinin Hukuki Niteliği

Marka Devir Sözleşmesi Borç Doğuran Bir Sözleşmedir

Marka devir sözleşmesinin kurulmasında, devreden marka sahibi Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli markasını devralana devretmeyi üstlenirken; devralan da marka sahibine bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlenir. Bu kapsamda marka devir sözleşmesi borç doğuran bir sözleşmedir.

Marka Devir Sözleşmesi Tam İki Tarafa Borç Yükler

Bilindiği üzere tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde her iki taraf da birbirine karşı asli bir borç yüklenmektedir. Bu tip sözleşmelerde taraflardan birinin edimi, diğer tarafın ediminin karşılığını oluşturacak ve böylece edimler arasında tam anlamı ile bir karşılıklılık ilişkisi olacaktır. Marka devir sözleşmesinde de markayı devreden taraf, usulüne uygun şekilde markanın devredilmesi borcunu üstlenir; markayı devralan taraf ise bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlenir. Böylece markanın devri borcunun karşılığını bedel üstlenme borcu oluşturacak; bedel ödenmesinin karşılığında da markanın devri borcunun ifası gerekerek edimler arasında karşılıklılık sağlanmış olacaktır.

Marka Devir Sözleşmesi Ani Edimli Bir Sözleşmedir

Ani edimli sözleşmeler, borçlunun asli edim yükümlülüğünü bir defada ifa ettiği sözleşmelerdir. Bu kapsamda bedelin ödenmesi tek seferde gerçekleştiği gibi markanın devri de tek seferde gerçekleşir.

Marka Devir Sözleşmesi Şekle Bağlı Bir Sözleşmedir

Bilindiği üzere kanun, bazı sözleşmelerin yapılması için belirli şekil şartları öngörmüştür. Örneğin taşınmaz satış sözleşmesi için resmi şekil öngörülmesi gibi. İşte bu gibi, sözleşmenin yapılması için belirli şekil şartları öngörülen sözleşmeler şekle bağlı sözleşmelerdir.

4.Marka Devir Sözleşmesinin Unsurları

Marka

Daha önce de açıklandığı üzere marka, müteşebbisin mal veya hizmetlerini başka müteşebbislerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmek için kullandığı, aynı zamanda reklam, garanti ve kaynak gösterme gibi vasıfları haiz işarettir.

Bedel

Marka devir sözleşmesinde devreden taraf markanın devralan adına tescilini sağlamakla yükümlü iken, sözleşmenin karşı tarafı olan devralan da markanın kendi adına tescili karşılığında devredene sözleşme ile belirlenen bedeli ödemekle yükümlüdür.

Tarafların Anlaşması

Marka devir sözleşmesinin geçerli olarak kurulabilmesi için tarafların, markanın belirlenen bedel ve şartlar ile devralan adına tescili hususlarında anlaşması ve bu anlaşmanın noter tarafından onaylanması gerekmektedir.

Tarafların Borçları

Devredenin Borçları

a. Marka Üzerindeki Hakkın Devralana Geçirilmekle Yükümlüdür

Devreden, taraflar arasında yapılan sözleşme uyarınca marka üzerindeki kullanma, yararlanma ve tasarruf haklarını devralana geçirmekle yükümlüdür.

b. Devreden, Devrettiği Markayı veya Ayırt Edilemeyecek Kadar Benzerini, Benzer Mal veya Hizmetlerde Kullanmak Amacıyla Tescil Ettirmemekle Yükümlüdür

Devreden, devretmiş olduğu markayı, devredilen mal veya hizmetler için kullanamayacağı gibi, markayı başka mal veya hizmetler için de kullanmayacaktır. Bunun yanı sıra devreden markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini benzer mal veya hizmetler için de kullanmayacaktır. Nitekim böyle bir durumda markanın tescili için devredenin yapacağı başvuru SMK m. 5/1-ç hükmü uyarınca mutlak ret nedenleri içinde yer alacağından bu yöndeki başvuru reddedilecektir.

c. Devreden, Devrettiği Marka ile İltibas64 Yaratarak Haksız Rekabet Meydana Getirecek Başka Bir İşareti Kullanmamakla Yükümlüdür

Devreden, devrettiği markayla ayırt edilemeyecek kadar benzer yahut karıştırılması yüksek ihtimal olan markayı kullanmamayı da üstlenmiş olur. Aksi takdirde devreden, devralana karşı haksız rekabet hükümleri uyarınca sorumlu olacaktır.

Devralanın Borçları

a. Devralan, Markanın Devri Karşısında Sözleşmede Kararlaştırılan Bedeli Ödemekle Yükümlüdür

Marka devir sözleşmesi uyarınca devralan, devredene, sözleşmede kararlaştırılan bedeli ödemekle yükümlüdür. Bu yüküm, tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme niteliğinde olan marka devir sözleşmesinin asli unsurlarından birini teşkil etmektedir.

b. Devralan, Markayı Üzerindeki Hak ve Yükümlülüklerle Birlikte Devralır

Devralanın, markayı üzerindeki hak ve yükümlülüklerle birlikte devralmasının tabii bir sonucu olarak devralan markanın devralınmasından önceki tanınmışlık düzeyinden yararlanacağı gibi, marka üzerindeki rehin, lisans ve haciz gibi hak ve yükümlülükleri de devralmış olur.

c. Devralan, Marka Devri Sözleşmesi Uyarınca Hak Sahipliğinin Kendisine Geçtiğinin Sicilde Tescili İçin Üzerine Düşen Yükümlülükleri Yerine Getirmelidir

Sınai Mülkiyet Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in m.125 hükmü uyarınca devralan markanın devri yolu ile hak sahipliğinin kazanıldığının sicilde kaydedilmesi ve bültende yayımlanması için talep formu, ücretin ödendiğini gösterir bilgi, devir sözleşmesi (sözleşmenin yabancı dilde olması halinde yeminli tercüman tarafından onaylanmış Türkçe tercümesi) gibi belgeleri sunmakla mükelleftir.

5.Marka Devir Sözleşmesinin Sicile Tescili

Devir Sözleşmesinin Marka Siciline Tescil Edilmesi

Marka devir sözleşmesinin noter onaylı olarak yapılması ile birlikte sözleşme taraflar bakımından hükümlerini doğurur. Ancak bu sözleşme hükümleri doğrultusunda hak sahipliğinde meydana gelen değişikliğin üçüncü kişiler nezdinde bağlayıcı olabilmesi açısından sicile kayıt gereklidir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in m. 125/1 hükmünde belirtilen bilgi ve belgelerin sunulması halinde Sicile kaydedilerek Resmi Marka Bülteni’nde yayımlanır. Yayımlanma ile birlikte hak sahibinin teşhisi mümkün hale gelecektir. Bununla birlikte marka devrinin tescili ve ilanı kurucu değil bildirici etkiye sahiptir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu67 m.7 hükmü uyarınca marka sicili resmi sicillerden olup kamuya güven ilkesi geçerlidir. Bunun bir sonucu olarak da mülkiyet değişikliği sicilde tescil edilmedikçe sadece sözleşme tarafları bakımından bağlayıcı olup üçüncü kişiler nezdinde hüküm ve sonuç doğurmaz. 6769 s. SMK m. 148/5 “Hukuki işlemler taraflardan birinin talebi, ücretin ödenmesi ve yönetmelikle belirlenen diğer şartların yerine getirilmesi hâlinde sicile kaydedilir ve Bültende yayımlanır. 115 inci madde hükümleri saklı kalmak üzere, sicile kaydedilmeyen hukuki işlemlerden doğan haklar iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.” hükmü uyarınca marka sahipliğindeki değişiklik taraflardan birinin talebi üzerine sicile kaydedilir.

Marka Devir Sözleşmesinin Sicile Tescil Edilmemesinin Etkileri

SMK 148/5 hükmüne göre sicile kaydedilmeyen hukuki işlemlerden doğan haklar iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyecektir. Hal böyle iken marka devir sözleşmesi sicile tescil ile birlikte iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilecek ve üçüncü kişiler bu devri bilmediklerini iddia edemeyecektir. Ancak marka sözleşmesinin sicile tescil edilmemesi halinde de sözleşme taraflar arasında hüküm ifade eder. Devreden veya devralan üçüncü kişinin iyiniyetli olmadığını ve yapılan devir sözleşmesinden haberdar olduğunu ispat ederek devrin sicile tescil edilmemesinin hüküm ve sonuçlarından kurtulabilirler. Marka sicilinde şeklen dahi olsa hak sahibi olarak görünen kişiye karşı üçüncü kişi tarafından bir davanın ikame edilmesi halinde, bu davanın görüldüğü sırada şeklen marka sahibi olan kişi marka devir işlemini Türk Patent ve Marka Kurumu’na bildirerek tescil edilmesini sağlayabilir. Bu halde üçüncü kişi ya şeklen marka sahibi olan kişiye karşı açtığı davadan vazgeçerek gerçek marka sahibine karşı davasına devam eder ya da şeklen marka sahibi olarak sicilde görünen kişiye karşı olan davasına tazminat davası olarak devam eder. Bu durumda HMK 125 uyarınca iyiniyetli üçüncü kişi konumundaki davacıya seçimlik haklardan hangisini kullanacağı sorularak davaya devam olunur.

6.Marka Devir Sözleşmesinin Kanundan Doğan Sınırlamaları

SMK m. 148/3’te “Sınai mülkiyet hakkının birden fazla sahibi olması durumunda sahiplerden birinin kendisine düşen payı tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması hâlinde, diğer paydaşların önalım hakkı vardır. Yapılan satış alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara bildirilir. Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her hâlde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Tarafların anlaşamaması hâlinde, önalım hakkı alıcıya karşı dava açılarak kullanılır. Önalım hakkı sahibi, adına payın devrine karar verilmeden önce, satış bedelini, mahkeme tarafından belirlenen süre içinde mahkemenin belirleyeceği yere nakden yatırmakla yükümlüdür. Cebri artırmayla satışlarda önalım hakkı kullanılamaz.” hükmedilmiştir. Önalım hakkına dair özel nitelikteki SMK m. 148/3 hükmünde düzenlemenin bulunmadığı alanlarda ise TMK’daki genel hükümler (TMK 732-734) uygulanacaktır. Marka devir sözleşmesinde önalım hakkı, birden ziyade kişinin paylı mülkiyet ile hak sahibi olduğu markalarda, paydaşlardan birinin marka üzerindeki hakkını üçüncü kişilere satış veya satışa eşdeğer bir hukuki işlem ile devretmesi durumunda diğer paydaşlara bu payı üçüncü kişilerden önce devralma yetkisini sağlayan haktır. Böylece marka üzerindeki hakkını üçüncü kişiye devretmek isteyen pay sahibi bu hakkını dilediği gibi üçüncü kişilere devredemeyecek ve devir hakkı kısıtlanmış olacaktır. Yenilik doğuran bir hak olan önalım hakkı markayı satış veya benzeri bir yol ile devredecek olan pay sahibine karşı, pay sahibi veya alıcı tarafından kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay ve her halde iki yıl içinde kullanılmalıdır. Bu süre hak düşürücüdür. Burada dikkat edilecek bir husus da TMK m. 734/1 hükmüdür. Hükme göre “Önalım hakkı, alıcıya karşı dava açılarak kullanılır.”. Ancak SMK 148/3’te “… Tarafların anlaşamaması hâlinde, önalım hakkı alıcıya karşı dava açılarak kullanılır.” hükmedilmiştir. Birbiri ile çelişkili olan bu hükümler karşısında ön alım hakkı sahibi ne şekilde hareket etmelidir? Öğretide bir görüşe göre önalım hakkı, önalım hakkını doğuran olayın gerçekleşmesi ile birlikte payını devredecek paydaşa yenilik doğuran bu hakkın kullanıldığına dair irade beyanının yöneltilmesi ile kullanılacaktır ve tarafların anlaşması ile herhangi bir davaya gerek kalmaksızın bu hak kullanılmış olacaktır. Ancak tarafların anlaşamadığı, yani muhatabın rıza göstermediği durumda hak, dava açılmak sureti ile kullanılacaktır. Kanaatimizce de burada Sınai Mülkiyet Kanunu’nun özel kanun, Türk Medeni Kanun’unun ise genel kanun hükmünde olması karşısında önalım hakkı sahibinin SMK m. 148/3 hükmü uyarınca önalım hakkını öncelikle pay sahibine yöneltmesi, taraflar arasında anlaşmanın gerçekleşmemesi halinde ise hakkın dava açılarak kullanılması gerekmektedir. Aksi takdirde önalım hakkı düşecek ve böylece ortadan kalkacaktır. Önalım hakkının durması veya kesilmesi gibi bir durum söz konusu değildir ve bu süreler hâkim tarafından re’sen dikkate alınacaktır.

7.Marka Devir Sözleşmesinin Hüküm ve Sonuçları

Marka devir sözleşmesi ile birlikte, marka üzerindeki mülkiyet taraflar arasındaki sözleşme uyarınca devralana geçecek ve bunun sonucu olarak taraflar ve üçüncü kişiler açısından bazı hüküm ve sonuçlar meydana gelmektedir. Esasen bu kısımda yukarıda tarafların borçları77 kısmında bahsettiğimiz başlıklar geçerli olmakla beraber buna ek olarak bahsedeceğimiz şu hususların da dikkate alınması gerekmektedir:

Marka Devir Sözleşmesinin Devreden Bakımından Hüküm ve Sonuçları

a. Marka Devir Sözleşmesi İle Birlikte Artık Devredenin Marka Üzerindeki Her Türlü Hakkı Devralana Geçmektedir

Marka devri sözleşmesi akdedildikten sonra marka artık devredenin hukuki alanından çıkacak ve devralanın hukuki alanına girecektir. Bu vakitten sonra devredenin marka üzerinde herhangi bir hakkı kalmayacağından herhangi bir kullanım hakkından da bahsedilemez. Markanın, devralandan izinsiz şekilde kullanılmaya devam edilmesi halinde marka hakkının ihlali gündeme gelecektir. Marka devir sözleşmesinin markanın tescil edildiği mal veya hizmetlerin bir kısmına yönelik olarak yapılması halinde ise devreden, markayı devir kapsamına giren mal veya hizmetler bakımından kullanamayacak, kullanması halinde marka hakkının ihlali gündeme gelecektir. Ancak devir sözleşmesinin kapsamı dışında kalan mal veya hizmetler bakımından hak sahipliği devam edeceğinden bunun tabii bir sonucu olarak markanın kullanımı da mümkün olacaktır.

b. Marka Devir Sözleşmesi İle Birlikte Devreden, Devrettiği Marka İle Aynı veya Ayırt Edilemeyecek Kadar Benzer Yeni Marka Başvurularına İtiraz Etme Hakkını Kaybedecektir

Bilindiği üzere marka sahibi, markası ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretlerin marka olarak tesciline itiraz edebilir, itirazı haklı görülürse yapılan başvuru reddedilir. Ancak marka hakkı üzerindeki sahipliğin tabii bir sonucu olan bu itiraz hakkı da marka devir sözleşmesi ile birlikte devralana geçeceğinden, sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren devreden, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde itirazda bulunamayacaktır.

Marka Devir Sözleşmesinin Devralan Bakımından Hüküm ve Sonuçları

a. Devralan, Marka Devir Sözleşmesinin Akdedilmesi ile Birlikte Marka Üzerindeki Mülkiyet Hakkını Kazanır

Marka devir sözleşmesi ile birlikte devralan, marka üzerindeki tüm haklara sahip olacaktır. Böylece devralan, marka üzerindeki haklara tüm haklar ve kısıtlamalar ile birlikte sahip olacaktır. İkame edilecek bir dava da devralan marka sahibi kendisinin hak sahipliğinden önceki dönemden sorumlu olacağı gibi kendisinden önceki dönem dolayısı ile hak sahibi de olabilecek, bu doğrultuda delil sunabilecek ve savunma yapabilecektir.

Marka Devir Sözleşmesinin Üçüncü Kişiler Bakımından Hüküm ve Sonuçları

Marka devir sözleşmesinin üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için devrin sicile tescil edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde devir sözleşmenin tarafları açısından hüküm ifade edecek ancak üçüncü kişilere karşı SMK m. 148/5 hükmü uyarınca ileri sürülemeyecektir. Üçüncü kişi, marka ile ilgili olarak açacağı davaları sicilde marka sahibi olarak gözüken kişiye karşı açmak zorundadır. Dava devam ederken markanın devredilmesi halinde ise üçüncü kişi davaya, davayı açtığı tarihte sicilde malik olarak görünen üçüncü kişiye karşı devam edecektir ya da davayı açmış olduğu devredene karşı davasından vazgeçerek devralan malike karşı davaya devam edecektir.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

wpChatIcon