1- SÜREKLİ VE SÜREKSİZ İŞ SÖZLEŞMELERİ
A- Ayrımın Esası
Sürekli ve süreksiz nitelikteki iş sözleşmeleri İŞK m.10’da düzenlenmiştir. İlgili hükme göre ilgili sözleşmeler; “Nitelikleri bakımından en çok otuz iş günü süren işlere süreksiz iş, bundan fazla devam edenlere sürekli iş denir” şeklinde açıklanmıştır.
Bu kapsamda iş, niteliği gereği en çok otuz iş günü sürmekte ise işbu sözleşme süreksiz iş sözleşmesi kapsamında değerlendirilmeli; otuz iş gününden fazla sürecek nitelikte olması durumunda sözleşmenin sürekli nitelikte olduğu kabul edilmelidir.
Kanun maddesine göre, bir sözleşmenin sürekli veya süreksiz nitelikte olduğu hususunun belirlenmesi, tarafların iradesi dikkate alınarak değil; işin niteliği dikkate alınarak tespit edilmelidir. Şu halde işin niteliği otuz iş gününü aşmasına rağmen, taraflar aralarında daha kısa bir süre kararlaştırmış olabilirler. Bununla birlikte işin niteliği 30 iş gününü geçtiğinden sözleşme, sürekli nitelik kazanacaktır. Açıkça görülmektedir ki sözleşmenin tespitinde esas olan, işçinin fiilen ne kadar çalıştığı değil ne kadar çalışması gerektiğidir.
B- Ayrımın Önemi
İŞK m.10/2; “Bu Kanunun 3, 8, 12, 13, 14, 15, 17, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 34, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 75, 80 ve geçici 6 ncı maddeleri süreksiz işlerde yapılan iş sözleşmelerinde uygulanmaz. Süreksiz işlerde, bu maddelerde düzenlenen konularda Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır” şeklindedir. Bu kapsamda özellikle, süreksiz iş niteliğindeki sözleşmelerin tarafı olan işçinin, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağını ve işe iade davası açamayacağını belirtmek gerekir. Ayrıca İş Kanunu kapsamında haklı ve geçerli fesih hükümleri de işbu işçi hakkında uygulanmayacaktır.
2-Ev hizmetlerinde, işçinin sigortalı sayılabilmesi bakımından iş ilişkisinin sürekli nitelikte olması gerektiği hususu
2100 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle ev hizmetlerinde sadece “ücretle ve sürekli olarak çalışanlar” sigortalı sayıldıklarından, bu kişilerin sigortalı olarak kabul edilebilmesi için önemli olan, ev hizmetinde geçen çalışmanın ücretle yapılması ve sürekli olmasıdır.
“Süreklilik için çalışmanın belli bir yoğunluğa ulaşması aranmaktadır. Bu kapsamda sürekli çalışma kavramı yönünden uygulamada, haftanın çoğu ev işlerinde geçirilmiş ve çalışma bir süre devam etmişse, bu çalışma sigortalı çalışma olarak değerlendirilmektedir. 5510 sayılı Kanun uyarınca ‘iş’ tanımı açık olup, burada ‘iş’ ev hizmetidir. Bu nedenle ölçü, işin niteliği değil ev işinde çalışanın, bu işte ne kadar süre çalıştığıdır. Ev işlerinde çalışma devamlı ise sürekli sayılacak, devamlılık yoksa, iş belirsiz aralıklarla geçici olarak ya da çağrı üzerine yapılıyorsa süreksiz sayılacaktır”. Yargıtay 10HD. 2022/14517 E., 2023/763 K. ve 26.01.2023 tarihli kararı.
Yargıtay kararında görülmektedir ki ev hizmetlerinde esas olan işin niteliği olmayıp; işçinin ne sıklıkta ve yoğunlukta ev hizmetini gördüğüdür. Bu kapsamda ev hizmetlerini gören işçi hem haftanın en az üç günü (yoğunluğun tespitinde kabul edilen) iş görme edimini yerine getirmeli hem de devamlılık arz edecek şekilde edimini sağlamalıdır. Buna ek olarak iş görme edimini, ücret karşılığında ifa etmelidir.
T.C YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas: 2023/ 5838
Karar: 2023 / 6228
Karar Tarihi: 01.06.2023
“Ev hizmetleri, 506 sayılı Kanun ile tamamen sigortalılık dışında tutulmuş iken 2100 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle ev hizmetlerinde sadece “ücretle ve sürekli olarak çalışanlar” sigortalı sayıldıklarından, bu kişilerin sigortalı olarak kabul edilebilmesi için önemli olan, ev hizmetinde geçen çalışmanın ücretle yapılması ve sürekli olmasıdır”.
…anılan maddeler uyarınca, ev hizmetlerinde çalışanlar; ücretle ve sürekli olarak çalışanlar hariç, bu Kanunların uygulanmasında sigortalı sayılamazlar.
Sigortalı sayılmak için, ücret ve sürekli çalışma birlikte arandığından, her iki koşulun da gerçekleşmiş olması gerekir. Hizmet karşılığı ücret alınmıyorsa veya ücret alınmakla birlikte çalışmada süreklilik yoksa bu tür çalışmayı sigortalı çalışma saymak mümkün değildir.
Buna göre, diğer koşulları gerçekleştirmiş olanlar eğer anılan maddelerin kapsamına giriyorlarsa, sigortalı sayılamayacak ve 506 veya 5510 sayılı Kanunlarda düzenlenen haklardan yararlanamayacaklardır.
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 5/1. maddesi ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4/1 inci maddeleri uyarınca, İş Kanunları hükümleri ev hizmetlerine ve ev hizmetleri çalışanlarına uygulanamayacak, bu işler ve bu işleri yapan kişiler Borçlar Kanunu’nun hizmet akdini düzenleyen hükümlerine tabi olacaklardır.
Evde yapılan işle, ev hizmetleri arasında bazı farklılıkların da tanımlanması gerekir. Ev hizmeti evde yapılmakla birlikte, herhangi bir iş olmayıp doğrudan yaşanan mekâna yönelik bir iştir. Yaşanan konutla doğrudan bağlantı içerisindedir. Doğrudan eve ve ev yaşamına yöneliktir. Dolaylı olarak ev yaşamına katkıda bulunan, onu kolaylaştıran hizmetlerdir. Ev hizmetinin doğrudan eve veya ev yaşamına yönelik olması gerekir. Ev hizmeti evden soyutlanamaz (Okur A. R., Ev Hizmetlerinde (İşlerinde) Çalışanların Sigortalılığı, Kamu-İş Dergisi, Cilt 7, Sayı 3, 2004, s. 10).
Bir işin ev hizmeti sayılabilmesi için yapılan işin evde gündelik yaşamın gerektirdiği faaliyetler kapsamında ev yaşamının gündelik, olağan gereksinmelerini karşılayan işlerdir (Mollamahmutoğlu H., İş Hukuku, Turhan, …, 2004, s. 179).
Öğretide ev hizmetleri, evde gündelik yaşamın gerektirdiği; temizlik, yemek, çamaşır, ütü, çocuk bakımı, mürebbiyelik gibi işler olarak kabul görmektedir. Ev hizmetleri çalışanları ise uşak, kahya, hizmetçi, temizlikçi, aşçı, çocuk bakıcısı, bahçıvan, şoför, bekçi, hayvan bakıcısı vb. evin gündelik işleyişine ilişkin faaliyetleri yürüten kişiler olarak kabul görmektedir…
Yukarıda ayrıntıları açıklandığı üzere, “ev hizmetleri” 506 sayılı Kanun ile tamamen sigortalılık dışında tutulmuş iken 2100 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle ev hizmetlerinde sadece “ücretle ve sürekli olarak çalışanlar” sigortalı sayıldıklarından, bu kişilerin sigortalı olarak kabul edilebilmesi için önemli olan, ev hizmetinde geçen çalışmanın ücretle yapılması ve sürekli olmasıdır.
Sürekli çalışma kavramı yönünden uygulamada, haftanın çoğu ev işlerinde geçirilmiş ve çalışma bir süre devam etmişse, bu çalışma sigortalı çalışma olarak değerlendirilmekte, süreklilik için çalışmanın belli bir yoğunluğa ulaşması aranmaktadır.
Mülga 506 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanun uyarınca “iş” tanımı açık olup, burada “iş” ev hizmetidir. Bu nedenle ölçü, işin niteliği değil ev işinde çalışanın, bu işte ne kadar süre çalıştığıdır. Ev işlerinde çalışma devamlı ise sürekli sayılacak, devamlılık yoksa, iş belirsiz aralıklarla geçici olarak ya da çağrı üzerine yapılıyorsa süreksiz sayılacaktır.
T.C YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas: 2022/ 13064
Karar: 2022/15353
“506 sayılı Kanuna göre ev hizmetlerindeki çalışmanın, sigortalı çalışma sayılabilmesi için, ücret ve süreklilik unsurlarının ayrı ayrı kanıtlanması gereklidir”.
“…ev hizmetindeki çalışmalar kanun kapsamına alınmamıştı. Sonradan 24.11.1977 gün 2100 sayılı Kanun değişikliği ile ev hizmetlerinde ücretli ve sürekli çalışanlar, zorunlu sigortalı sayılmışlardır (506 sayılı Kanun m.3/D). 506 sayılı Kanuna göre ev hizmetlerindeki çalışmanın, sigortalı çalışma sayılabilmesi için, ücret ve süreklilik unsurlarının ayrı ayrı kanıtlanması gereklidir. Yargıtay’ın yerleşik kararlarında, süreklilik olgusunun tespiti için çalışmanın yoğunluğu ve devamlılık arz etmesi üzerinde durulmuştur. Çalışma yoğunluğunun, haftanın en az yarısı kadar gerçekleşmesi gerektiği kabul edilmiştir. Böylece haftanın en az üç gününü ev hizmetinde çalışanlar bu yoğunluğu sağlamış olacaklardır. Ayrıca çalışmanın belirli bir süre düzenlilik arz etmesi de gereklidir. Yani ev işlerinde haftanın üç gününden az çalışma hâli ile çalışmanın düzenlilik arz etmemesi hâllerinde (belirsiz aralıklarla yapılıyorsa, çağrı üzerine yapılıyorsa v.b) çalışma süreksiz sayılacak ve sigortalı çalışma niteliği kazanmayacaktır”.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!