|Bizim milletimizin adalet düzeyi,
başka milletlerin adaletinden
aşağı kalamaz.
M.Kemal Atatürk

Tasarım Hakkına Tecavüz ve Tasarım Hakkının Korunması

Fikri Mülkiyet Hukuku, yaşadığımız teknolojik, sosyal ve kültürel değişimlere paralel olarak gittikçe uluslararası bir nitelik kazanmaya başlamaktadır. Bu haliyle, fikri mülkiyet sahibinin, global pazara teşvik edilebilmesi amacıyla; kanun koyucu tarafından inhisari koruma yöntemi düzenlenmiştir. Buna göre fikri mülkiyet sahibi (konumuz itibariyle tasarım sahibi), kanunda yer alan şartları taşıyan bir tasarıma sahip olduğu durumlarda, hukuken korunacak ve bu sayede mevcut pazarda rekabet fırsatını elde edecektir.

TASARIM HAKKININ KORUNMASI VE KORUMANIN ŞARTLARI

GENEL BAKIŞ

Bir tasarımın hukuken korunabilmesi ancak kanunda aranan şartların sağlanması sonucu mümkün olabilmektedir. Başka bir deyişle, bir tasarımın hukuken himaye altına alınabilmesi için bazı özellikleri haiz olması gerekmektedir. Bu özellikler mevzuatımızda yenilik ve ayırt edicilik unsurları olarak belirtilmiştir. [6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) m. 56/1]. Bu bağlamda kanuni şartları taşıyan, yeni ve ayırt edicilik özelliklerine sahip tasarımlar hukuken koruma kapsamına alınmaktadır.

Tasarımları, tescil edilip edilmemelerine göre ikiye ayırmak mümkündür; tescilli tasarımlar, SMK hükümlerine göre korunmakta iken tescilsiz tasarımlar, genel hükümlere göre korunmaktadır. Genel hükümlerden anlaşılması gereken ise tescilsiz tasarımın haksız rekabet hükümleri çerçevesinde korunacağıdır. Bununla birlikte tescilsiz tasarımlara, taklitlere karşı özel korunabilme imkânı getirilmiştir; ancak bunun için tescilsiz tasarımların, sahip olması gereken yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine ek olarak ilk kez Türkiye’de kamuya sunulmuş olmaları şartı da kanunda aranmaktadır (SMK m. 55/4). Bu nedenle daha önce başka bir ülkede kamuya sunulmuş olan tescilsiz tasarımın, Türkiye’de SMK hükümleri çerçevesinde korunma olanağı bulunmamaktadır. Bu durumda tescilsiz tasarımın ancak genel hükümler çerçevesinde korunması mümkün olabilmektedir.

Sınai Mülkiyet Kanunu m. 56/4; “Bir tasarımın aynısı; a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.” Kanun koyucu yeniliğin belirlenmesinde, tescilli tasarımlar için başvuru ve varsa rüçhan tarihini esas almış; tescilsiz tasarımlar bakımından ise kamuya ilk sunulma anını kıstas olarak belirlemiştir.

Tasarım hukuku bakımından yenilik kavramı, daha önceden hiç ortaya koyulmamış veya halihazırda kamuya sunulmuş önceki tasarımdan belirgin farklılıklar içeren bir tasarımı ihtiva etmektedir. Bu bakımdan yenilik, tasarımın aynısı veya çok benzerinin daha önceden dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması olarak anlaşılmalıdır.

Burada esasen tasarımın hukuki himaye altına alınabilmesi için iki ihtimal bulunmaktadır; ilk olarak tasarım sahibinin üretmiş olduğu tasarım, daha önceki hiçbir tasarıma benzememesi durumunda, tasarım yeni olarak kabul edilip tescil edilecektir; ikinci ihtimal ise tasarım sahibinin, önceki bir veya birkaç tasarımdan esinlenip kendi yorumlarıyla yeni bir tasarımı meydana getirmiş olmasıdır. Burada yalnızca küçük detaylarda değişiklik yapılması sonucu tasarımı yeni kabul etmek mümkün değildir. Sözgelimi, yeni bir kumanda tasarımında, önceki tasarıma göre yalnızca kumanda düğmelerinin şeklinin değiştirilmesi, tasarımda belirgin bir farklılık yaratmayacağından tasarımı da yeniliği haiz hale getirmeyecektir. Bu bakımdan bir tasarımın benzerlerine nazaran belirgin nitelikte ayırt edici özelliklere sahip olması, tasarımın yeni kabul edilmesi için gerekli ve yeterlidir. Bunun dışında var olan bir tasarımın, başka bir ürüne uygulayıp yeni bir tasarımın meydana getirildiğini ileri sürmek mümkün değildir. Buna göre örneğin, kumaş tasarımı olarak tescil edilmiş bir tasarımın daha sonra defter kapağı olarak tescil ettirip yeni olduğunu savunmak söz konusu olmamaktadır.

Uygulamada Yüksek Mahkeme, hukuki korumadan yararlanmak isteyen tasarım sahibinin üretmiş olduğu tasarımın öncelikle yenilik unsuru bakımından incelenmesi gerektiğini, tasarımın yeni olmadığı durumda ayırt edicilik unsuruna bakılmasına dahi gerek olmadığına ilişkin kararlar vermiştir. Örneğin Yargıtay bir kararında, tescili istenen ve dava konusu olan tasarımın yeni olmadığı belirlendiğinden, tescili yapılamayan tasarımın ayırt edici niteliğinin bulunup bulunmadığının tespitinin bu raddede zorunlu ve gerekli olmadığına karar vermiştir.

Tasarımın sahip olması gereken yenilik, objektif ve mutlak nitelikte olmalıdır. Başka bir deyişle bir tasarımın aynısının, daha önceden dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerekmektedir. Buna ek olarak yenilik unsurunun mutlak niteliğini de belirtmek gerekmektedir. Bu bağlamda tasarım sahibinin, dünyanın başka bir yerinde daha önceden kamuya sunulmuş bir tasarımdan haberdar olmadığı iddiasının yargı yolunda dikkate alınmaması, tasarım hakkının mutlak bir hak olmasından kaynaklanmaktadır. Nitekim tasarım sahibi gerçekten de haberdar olmadığını ispat etse dahi mahkemelerce dikkate alınmayacak ve mevcut tasarımı hukuki korumadan yararlanamayacaktır. Buna karşılık nispi yenilik ise, tasarım bir başka ülkede tanınmış ya da bilinmiş olmasına karşın aradan geçen uzun zamanlar nedeniyle unutulmuş olmasına binaen yeniden tescil edilebilmesine imkan veren bir yenilik türüdür.

AYIRT EDİCİ NİTELİK

Genel Bakış

Tasarım hukukunda ayırt edicilik unsuru, mevcut iki veya daha fazla tasarımın birbirleriyle karşılaştırılarak aralarındaki görünüm farklılıklarının tespit edilmesi olarak tanımlanabilir. Ayırt edici niteliğin tespitinde bir tasarımın mevcut görünümün, diğer tasarımlardan farklı olup olmadığı incelenir. “Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim; a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir” (SMK m. 56/5).

Genel İzlenimde Farklılık

Bir tasarımın ayırt edici nitelikte kabul edilebilmesi, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim ile diğer tasarımlar bakımından böyle bir kullanıcı üzerinde bırakmış olduğu genel izlenim arasında farklılık bulunması durumunda mümkündür. Bu halde bir tasarımın elbette önceki tasarımlardan esinlenerek oluşturulması mümkündür ancak meydana gelen yeni tasarımın, önceki tasarımlara göre farklılıklar içermesi gerekmektedir. Gerçekten tasarımlar arasında benzerliklerin bulunması olası bir durumdur; bununla birlikte bilgilenmiş kullanıcı, bu benzerlikler arasından dahi farklı yönleri bulabilmelidir. Aksi durumda ayırt edicilik şartı gerçekleşmeyecektir.

Tasarımcının Tasarımını Geliştirmesinde Seçenek Özgürlüğünün Derecesi

Bir ürünün tasarımında ne kadar fazla seçenek oluşursa o ürüne ait tasarımın koruması da o denli geniş olacaktır. Buna göre tasarımcıya ne kadar çok seçenek verilirse, koruma kapsamı da o kadar kapsamlı olacaktır. Bu halde tasarımcısına hiçbir seçenek bırakmayan tasarımlar ise hukuki korumadan yaralanamayacaklardır. Böyle bir tasarımın korunması durumunda ürün sahibinin tekelleşmesi sorunu gündeme gelecektir zira başka hiçbir kimse tarafından bu ürün üretilemeyecektir.

Tasarımın Uygulandığı Ürün ya da Alan

Korunması istenen tasarıma ait ürünün türü ya da çeşidi, tasarım korunmasının belirlenmesinde kural olarak etkili değildir. Bu nedenle tasarım sahibi tasarımını, dilediği üründe uygulayabilir. Bununla birlikte bazı durumlarda tasarımın uygulandığı ürün, tasarımın ayırt edici olmasında önemli bir etken olabilir. Örneğin bir oyuncak tasarımının, terliğe uygulanması durumunda yeni bir tasarımdan bahsetmek gerekirken bir vazoda yer alan süslemenin birebir aynısını kumaş tasarımı olarak tasarlamak, ürünü yeni ve ayırt edici hale getirmeyecektir.

YENİLİK VE AYIRT EDİCİ NİTELİK UNSURLARINI ETKİLEMEYEN AÇIKLAMALAR

Bu hususta tasarımda yer alan işçiliğin, harcanan emeğin ya da kalitenin, tasarım yeniliğinin ya da ayırt ediciliğinin belirlenmesi bakımından herhangi bir etkileri bulunmamaktadır. Zira tasarımın hazırlanmasında yer alan tecrübenin, özenin, harcanan masrafların, işçiliğin ve tasarımcının kişisel özelliklerinin dikkate alınabilmesi, bu özelliklerin somut olarak tasarıma etkisi ölçüsünde mümkün olabilmektedir. Bu nedenle tasarımın kaliteli veya kalitesiz olmasının dahi yenilik unsurunun tespitinde bir önemi bulunmamaktadır.

“Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden veya rüçhan talebi varsa rüçhan tarihinden önceki on iki ay içinde tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması hâlinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez” (SMK57/2). Kanun koyucu ancak iki halde kamuya sunulmuş tasarımları yeni ve ayırt edici olarak kabul etmiştir. Bunun dışında kalan hallerde tasarımın kamuya sunulmuş olması, tasarımın yeni ve ayırt edici niteliğini yok edecektir. Buna göre gerek tasarım sahibinin kendi isteğiyle gerek yetkilendirildiği kişi tarafından gerekse yetkisiz kötüniyetli üçüncü kişiler tarafından tasarımın kamuya sunulmuş olması durumunda; sunulma tarihinden itibaren on iki ay geçmeden tescil başvurusu yapılmalıdır. Aksi bir durumda tasarım, hukuki korumadan yararlanamayacaktır.

TASARIM HAKKININ KAPSAMI, SÜRESİ, SINIRI VE KORUMA DIŞI HALLER

GENEL BAKIŞ

Tasarım sonucu meydana gelen tüm haklar yalnızca tasarım sahibine aittir (SMK m. 59/1). Bu haklar tasarımın tescilinden önceki süreçleri de kapsamaktadır. Nitekim bu haklar sayesinde tasarım sahibi, tasarımının tescilini istemek için başvuruda bulunma, başvurudan kaynaklanan haklarını kullanma ve koruma ve en önemlisi olarak da kendi tasarımını bir başka tasarımcının tescil ettirmesi ya da tescil için başvurması durumunda gasp davası açma ve tasarımın kendi üzerine geçmesini sağlama hakları bulunmaktadır.

TASARIM HAKKININ KAPSAMI

Tasarımın korunmasında dikkate alınacak unsur, tasarımın görünüm özelliklerinden ibaret olmaktadır. Buna göre, tasarım mevzuatıyla ürünün kendisinden ziyade ürünün görünümü korunmaktadır.

“Tasarımdan doğan haklar münhasıran tasarım sahibine aittir. Üçüncü kişiler, tasarım sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz ya da bu tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunamaz” (SMK m. 59/1). Tasarım hakkının korunma kapsamının belirlenmesinde ayırt edici nitelikte olduğu gibi bilgilenmiş kullanıcı gözü dikkate alınacaktır. Tasarım sahibi, kanun koyucu tarafından zikredilen fiillerden herhangi birinin üçüncü kişiler tarafından gerçekleştirilmesi durumunda hukuki haklarını kullanabilecektir. Bu bağlamda, üçüncü kişilerin kusurlu ya da kusursuz olmaları dikkate alınmayacağı gibi, iyiniyetli olup olmadıkları da bu kapsamda dikkate alınmayacaktır. Yargıtay, tasarıma tecavüz ve tasarım hakkının korunması durumlarında korumanın, ürünün işleviyle ilgili değil; ürünün görünümüyle ilgili olduğuna karar vermiştir.

KORUMANIN SÜRESİ

Yeni ve ayırt edici nitelikteki tasarımlar, başvuru tarihinden itibaren başlamak üzere beş yıllık süreyle korunurlar. Bu süre, beşer yıllık dönemler halinde uzatılarak toplamda yirmi beş yıla kadar uzatılabilir (SMK m. 69/1).Tescilsiz tasarımların koruma süresi ise üç yıl olmakla beraber bu süre, tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten itibaren başlamaktadır (SMK m. 69/2).

KORUMANIN SINIRLARI

Özel Amaçla Sınırlı Kalan ve Ticari Amaç Taşımayan Fiiller

Koruma kapsamında yer alan bir tasarımı gerçek bir kişinin hem kendi kişisel kullanımıyla sınırlı tutarak hem de ticari amaç gütmeden yapmış olduğu tasarımlar, tasarım hakkına tecavüz teşkil etmeyecektir. Örneğin, herhangi bir gerçek kişinin kazak örme amacıyla halihazırda korunan bir tasarımı kendi ürününde işlemesi halinde bu ürünü satarak ticari bir gelir elde etme düşüncesi de bulunmuyorsa; gerçekleştirmiş olduğu tasarım, önceki tasarım hakkına tecavüz etmeyecektir. Bu kapsamda tasarımını kazanç güdülmeyen eğitim, spor ya da hayır işlerine kullanması halinde de aynı durum geçerli olacaktır. Bu bağlamda sınırlamanın uygulanabilmesi için, tasarım kullanımının hem kişisel kullanıma yönelik olması hem de ticari amaç güdülmeden kullanılması gerekmektedir. Buna göre tasarımın kullanılması, ticari amacı taşımasa dahi kişisel kullanımı ihlal ediyorsa ya da tam tersi bir durumda; tasarımın kullanılması, kişisel alan içinde kalıyor ancak ticari amaç güdüyor ise artık tecavüz fiilinin gerçekleştiğinden bahsetmek gerekecektir.

Deneme Amaçlı Fiiller

Deneme amaçlı olarak bir tasarımın ekip çalışmasında incelenmesi ya da Ar-Ge faaliyetlerinde kullanılmak koşuluyla çoğaltılması söz konusu olabilmektedir. Bu denemenin, özel ya da kamu kurumları tarafından gerçekleştirilmesi mümkündür.

Eğitim ve Referans Amaçlı Çoğaltmalar

Ticari uygulamadaki dürüstlük kurallarına bağlılık çerçevesinde tasarımlar, eğitim veya referans amacıyla sınırlı olmak koşuluyla çoğaltılabilir. Bununla birlikte çoğaltmanın kaynak gösterilerek yapılmış olması ve tasarımın normal kullanımını da gereksiz yere tehlikeye sokmama şartları aranmaktadır.

Uluslararası Trafik Serbestisi

“Yabancı ülkede kayıtlı olup geçici olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan deniz veya hava taşıt araçlarındaki ekipman, bu araçların onarımı için kullanılmak üzere ithal edilen yedek parça ve aksesuarlar ile bu araçların onarım fiilleri” de kanun gereği korumanın dışında bırakılmıştır (SMK m. 59/3-ç). Bu hükmün istisnasını ise hükümde yer almamakla birlikte hükmün, kara, demiryolu ve uzay araçlarını da içerir şekilde yorumlanıyor olmasıdır.

Sessiz Kalma Nedeniyle Hak Kaybı

Tasarım sahibinin tasarım hakkını uzun süre kullanmayarak karşı tarafa da kullanmayacağı izlenimi vererek hak kaybına uğraması söz konusu olabilmektedir. Buna göre, tasarım sahibinin uzun süre boyunca sessiz kalması her ne kadar hakkından feragat anlamına gelmeyecekse de tasarım sahibinin tecavüz fiiline müsaade etmesi olarak anlaşılmaktadır. Esasında bu ilke kaynağını dürüstlük ilkesinden almaktadır. [4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 2]. Tasarım sahibinin haklı bir mazereti olmadığı sürece, uzun yıllar sonra açacağı tecavüz davaları, hakkın kötüye kullanılmasını teşkil edebilir. Nitekim Yargıtay, uzun süredir açılmayan davalarda tasarım sahibinin, tasarımının kullanımına icazet verdiği şeklinde yorumlamaktadır.

KORUMA DIŞI KALAN HALLER

Genel Bakış

Bir tasarımın hukuki korumadan yararlanabilmesi için yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine sahip olması gerekmekteyse de bu özellikler tek başına yeterli olmayabilir. Nitekim kanun koyucu açıkça koruma dışı kalan halleri dört bent halinde sıralamıştır (SMK m. 58/4). Buna göre bu hallerde tasarımın koruma dışında bırakılması, tecavüz fiilini de hukuka uygun hale getirecektir.

Kamu Düzeni ve Genel Ahlaka Aykırı Tasarımlar

Kamu düzeni ve genel ahlak zamana ve mekana göre değişiklik gösterdiğinden bu hususta belirleyici kıstaslar öne sürülmemektedir. Nitekim bu hususta yerel mahkeme, somut olaya göre karar vermelidir. Yargıtay’ göre kamu düzenine aykırı tasarımlar, suça teşvik eden, insan haklarına ve demokratik düzene aykırılık teşkil eden ve bölücü nitelik taşıyan tasarımlarken; genel ahlaka aykırılık tasarımlar, Türk aile örf – adet yapısına uygun olmayan tasarımlar şeklindedir.

Teknik Zorunluluk Arz Eden Tasarımlar

Tasarım teknik fonksiyonunun koruma dışı kaldığı haller kanunda iki bent halinde düzenlenmiştir; “Ürünün teknik fonksiyonunun zorunlu kıldığı görünüm özellikleri” (SMK m. 58/4-b) ve “Tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün, başka bir ürüne mekanik olarak monte edilmesi veya bağlanması için belirli biçim ve boyutlarda üretilmesi zorunlu ürünlerin görünüm özellikleri” (SMK m. 58/4-c).

Tasarım mevzuatında tasarımın görünmesi ürünün görünümüyle bağlantılıdır. Bu nedenle bir ürünün korunması, teknik fonksiyonlarının farklılığı nedeniyle değil; ürünün görünümünün yeni ve ayırt edici olması şartlarına bağlıdır. Bu nedenle bir tasarım, tasarım sahibine, tasarımla ilgili özellik ve unsurlarda seçenek özgürlüğü tanımazsa, koruma dışında kalacaktır. Böylece tasarım sahibinin tekelleşmesinin önüne geçilmektedir. Bu bağlamda tasarım, tasarım sahibine hiçbir alternatif tanımamaktadır. Zira bu tasarımın başka türlü görünümünü elde etmek mümkün değildir. Bu hallerde o ürün bakımından başka türlü bir görünüm elde edilemediğinden tasarımın görünümü koruma kapsamı dışında tutulmaktadır.Örneğin otomobil lastiklerinin tasarımı, üretiminde silindir görünümden başka bir alternatif bulunmadığındankorumakapsamınaalınmamaktadır.Tasarımaaityedekparçalardakoruma dışında kalmaktadır.

Bu hususta Must Fit parça tasarımları ile Must Match parça tasarımlarını açıklayarak bir değerlendirmeye de gidilmesi gerekir. Şöyle ki Must Fit diye belirtmiş olduğumuz işlevsel zorunluluk arz eden parçaların birebir aynısının üretilmesi, tasarım hakkına tecavüz olarak kabul edilmeyecektir. Zira bu tür parçaların, kendilerinden beklenen faydayı yerine getirebilmeleri; ancak belirli bir şekilde tasarlanması halinde mümkündür. Must Match diye adlandırdığımız görsel açıdan zorunluluk arz eden parçalarda ise durum biraz daha farklılık göstermektedir. Şöyle ki ilgili parçanın tasarımının, bileşik ürünün görünümüyle uyum sağlaması gerekir. Bu nedenle de estetik/görsel kaygılardan dolayı Must Match parçaların da belirli şekillerde tasarlanması gerekebilir. Bir otomobilin kapısının tasarımı ilgili konuya örnek olarak verilebilmektedir.

Paris Sözleşmesinin 2. Mükerrer 6. Maddesindeki Unsurları İçeren Tasarımlar

“Paris Sözleşmesinin 2[‘] nci mükerrer 6[‘] ncı maddesi kapsamında yer alan hükümranlık alametleri ile bu kapsam dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, dinî, tarihî ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği işaretlerin, armaların, nişanların veya adlandırmaların uygunsuz kullanımını içeren tasarımlar.” kanun gereği koruma kapsamı dışındadır. Bu bağlamda devlet ya da uluslararası örgütlerin amblemleri ve resmi ayar damgaları, koruma kapsamı dışında kalmaktadır.

TASARIM HAKKINA TECAVÜZ, TECAVÜZ HALİNDE AÇILABİLECEK DAVALAR VE İLERİ SÜRÜLEBİLECEK TALEPLER

TASARIM HAKKINA TECAVÜZ VE TECAVÜZÜN BELİRLENMESİ

GENEL BAKIŞ

Tecavüz kelimesi sözlükte; haddini aşma, başkasının hakkına el uzatma gibi anlamlara gelmektedir. Bu bağlamda hukuken korunan bir tasarımın alanına müdahale etmek tecavüz fiilini oluşturacaktır. Bu fiiller, nitelikleri gereği haksız fiil teşkil etmektedirler.

Mevzuatımızda tasarım hakkının yanı sıra başvuru hakkı da korunmaktadır. Buna göre tasarımın başvurusunun yayınlanması durumunda tasarım sahibi, tasarımına yönelik gerçekleştirilen haksız fiillere karşı hukuki haklarını kullanabilecektir. Ayrıca, haksız fiili gerçekleştiren kişi, başvuru ve kapsamından haberdarsa; tasarımın yayınlanmış olması dahi gerekmektedir. Kaldı ki haksız fiili gerçekleştirenin kötü niyetli olması durumunda; tecavüz fiilinin yayından önce gerçekleştiği kanun koyucu tarafından açıkça zikredilmiştir (SMK m. 81/2). Bununla birlikte tecavüz fiilinin gerçekleştiren kişinin kusurunun bulunup bulunmadığı ancak tazminat davalarında dikkate alınmaktadır. Bu nedenle tecavüze neden olan haksız fiil için kusur şartı aranmamaktadır.

TECAVÜZ HALLERİ

Tecavüz halleri kanunda tahdidi olarak sayılmıştır. Bu nedenle bunların dışında kalan fiiller, tecavüz teşkil etmeyecektir.

Tasarımın Ticari Amaçlarla İzinsiz Olarak Kullanılması

“Tasarım sahibinin izni olmaksızın bu Kanun hükümlerine göre koruma kapsamındaki bir tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün aynısını veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme yapmak için öneride bulunmak, ticari amaçla kullanmak veya bu amaçlarla bulundurmak, başka bir şekilde

ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak” (SMK m. 81/1-a). Kanun koyucu, hükümde belirtilen fiillerin hepsini birbirinden bağımsız tutmuş; birinin dahi gerçekleştirilmesi durumunda tecavüz fiilinin oluşacağını kabul etmiştir. Nitekim bu hususta Yargıtay; tasarım sahibinin izni olmaksızın tasarımın aynısının ya da benzerini kullanmak ve bu amaçla da elinde bulundurmayı tasarım hakkına tecavüz olarak görmüştür.

Lisans Hakkının İzinsiz Olarak Devredilmesi veya Genişletilmesi

Lisans alan, sözleşmede kendisine tanınan hakların dışına çıkması durumunda ya da haklarını başkasına izinsiz olarak devretmesi durumunda tecavüz fiilini meydana getirecektir. Örneğin, yalnıza belirli bir bölge için lisans sözleşmesinin yapılması durumunda lisans alanın, bu bölge dışında da faaliyet gösterirse tasarım sahibinin hakkına tecavüz etmiş olacaktır. Genişletme, yer itibariyle olabileceği gibi ürün yönünden ya da kullanım tarzı bakımından da olabilmektedir. Lisans sözleşmesinde, tasarım tek başına kullanılması gerektiğine yönelik tarafların anlaşması üzerine, Lisans alanın sözleşme konusu tasarımı, diğer başka tasarımlarla birlikte kullanması halinde de tecavüz fiili gerçekleşmektedir.

Gasp Fiili

Gasp fiili, gerçek tasarım hakkı sahibinin dışında başka bir kimsenin söz konusu tasarımın tescili için Türk Patent ve Marka kuruma başvurması şeklinde gerçekleşmektedir (SMK m. 81/1-c). Bu bağlamda tescilsiz tasarımların da gasp edilmesi mümkündür. Benzer şekilde bir tasarıma birden fazla kişinin müştereken sahip olması durumunda; içlerinden birinin tasarımın yalnızca kendi üzerinde olacak şekilde tescilini sağlaması halinde de gasp fiili gerçekleşecektir. Nitekim buna kısmi gasp da denilmektedir.

TECAVÜZ FİİLİNİN BELİRLENMESİ

Tasarımın korunması, belirli bir parça üzerinde değil de ürünün tamamına yayıldığından; tecavüz eyleminin değerlendirilmesinde genel görünüm esas alınacaktır.

Bununla birlikte tasarımın yalnızca hukuken korumaya uygun olan kısımları değerlendirmede dikkate alınmalıdır.

Tecavüz fiilinin belirlenmesi noktasında fiilin hukuka aykırılık teşkil etmesi yeterlidir, bu nedenle haksız fiili meydana getiren süjenin kusurlu olması aranmamaktadır. Bununla birlikte ceza ve tazminat davaları için karşı tarafın kusurlu olması aranmıştır.

Tecavüzün incelenmesinde ürüne ait uzunluk kalınlık gibi ölçütler dikkate alınmayacağı gibi tasarım sahibinin, tecrübesi ve ürününe harcadığı emek de tecavüzün belirlenmesinde rol oynamayacaktır.

TECAVÜZ HALİNDE AÇILABİLECEK DAVA VE İLERİ SÜRÜLEBİLECEK TALEPLER

AÇILABİLECEK DAVALAR

Delillerin Tespiti

Tasarım sahibi, tasarım hakkının ihlal edildiği iddiasına dayalı olarak tazminat davası açmadan önce, delillerin tespitini; açmış olduğu bir tazminat davasında ise, uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi bakımından, tasarım hakkının kullanılmasıyla ilgili olan belgelerin tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulmasını isteyebilmektedir (SMK m. 150/3). Delillerin tespiti, esasen dava olmayıp talep niteliğinde bir işlem özelliğini haizdir.

Tecavüzün Tespiti Davası

Tasarım sahibi, üçüncü kişinin fiilinin tecavüz teşkil edip etmediğinin tespitini mahkemeden isteyebilir (SMK m. 149/1-a). Tecavüzün tespiti davası uygulamada genellikle tecavüzün önlenmesi ve durdurulması ya da tazminat davalarıyla birlikte açılmaktadır.

Tecavüzün Önlenmesi, Durdurulması ve Kaldırılması Davaları

Başlamış tecavüzün devamının veya başlama tehlikesi bulunan tecavüzlerin önlenmesi amacıyla tasarım sahibi, tecavüzün önlenmesi davasını açabilir (SMK m. 149/1-b). Halihazırda başlamış bir tecavüzün önlenmesi amacıyla ise tecavüzün durdurulması şeklinde bir dava ileri sürülebilir (SMK m. 149/1-c). Tecavüzün kaldırılması davasında ise, tecavüzün meydana getirdiği sonuçların ortadan kaldırılması istenmektedir (SMK m. 129/1-ç). Tecavüz fiilinin sona ermesine rağmen etkileri devam ediyorsa bu hallerde hem tecavüzün önlenmesi hem de tecavüzün kaldırılması davası açılabilmektedir.

Maddi- Manevi Tazminat ve İtibar Tazminatı Davaları

Diğer haksız fiillerde olduğu gibi tasarım hakkından kaynaklanan tazminat davalarında da 4 şart aranmaktadır; i) Hukuka aykırı fiil, ii) Kusur, iii) Zarar iv) Uygun illiyet bağı. Bu bağlamda, tecavüz fiilini gerçekleştiren kişinin kusurunun bulunmaması durumunda tazminat davaları açılamayacaktır. Kusurun tespitinde davalı tarafın, dava konusu tasarımın tescilli olup olmadığını bilmemesinin yanında gerekli özeni gösterip göstermediği de araştırılmaktadır.

Maddi tazminat davaları, tasarım sahibinin zararını ortadan kaldırma ve iktisadi durumunu eski hale geri getirmeye hizmet eder.Tasarım sahibinin uğramış olduğu zarar fiili zarar olabileceği gibi yoksun kalınan kazanç şeklinde de olabilmektedir. Buna göre yoksun kalınan kazanç, tasarım sahibinin muhtemel olarak kavuşamadığı kârdır.Bu hususta tasarım sahibi yalnızca tecavüz nedeniyle oluşmuş ya da oluşacak kârı davalıdan isteyebilmektedir. Nitekim Yargıtay bir kararında, tazminat miktarının, “haksız rekabet neticesinde davalının elde etmesi mümkün görülen menfaat” ile sınırlı olduğu kabul edilmektedir.

Tecavüz fiili nedeniyle tasarım sahibinin manevi olarak zarara uğraması da mümkündür. Bu hallerde tasarım sahibi, manevi tazminat davası da açabilir. Mahkeme, tasarım sahibinin tecavüz fiilinden duyduğu elem ve kedere göre tazminat miktarını belirleyecektir.

Tecavüz fiilini gerçekleştiren kişinin, tasarımı kötü bir şekilde göstermesi, tasarım sahibinin tarzına uygun olmayacak şekilde piyasaya sunması gibi durumlarda, tasarım sahibinin itibar tazminatı davası açma hakkı bulunmaktadır. Burada mahkeme, tasarımın kötü üretimi veya uygun olmayan bir şekilde piyasaya sunulması şartlarından birinin gerçekleşip gerçekleşmediğini inceler.

Tasarımın Gaspı Nedeniyle Hakkın Devri Davası

Tasarım sahibi, tasarımının gasp edilmesi halinde hakkın devri davası açarak tasarım tescilinin kendi üzerine geçmesini sağlayabilir. Buna göre davanın kabulüyle birlikte değişikliğin tasarım siciline kaydıyla, ilgili üçüncü kişinin o tasarım üzerindeki lisans ve diğer tanına hakları sona erer. Tasarıma müştereken sahip olan kişilerden yalnızca birinin kendi adına tasarımı tescil ettirmesi durumunda da (kısmi gasp hali) hakkın devri davası açılabilmektedir.

Tasarım sahibi dilerse tescilinin hükümsüzlüğü davası da açabilir. Yargıtay hem hükümsüzlük hem de hakkın devri davasının birlikte açılabileceğine hükmetmiştir. Buna göre yerel mahkeme öncelikle tescilin hükümsüzlüğüne daha sonra ise hakkın devrine hükmetmelidir.

İLERİ SÜRÜLEBİLECEK TALEPLER

Mahkeme, dava sonuçlanıncaya kadar tasarım sahibinin hak kaybına uğramaması için çeşitli tedbirlere hükmeder. Örneğin, tasarım hakkına tecavüz edilerek üretilen tasarımın üretiminde kullanılan araçlara, cihazlara ya da makinelere el konulabilmektedir. Buna göre yalnızca tecavüz teşkil eden tasarımın üretiminde kullanılan eşyalar bakımından bu tedbir uygulanabilir. Nitekim Yargıtay bir kararında; “Davacı tarafça imha talebi yapılmış olmasına rağmen, tecavüzün bir başka biçimde önlenmesi mümkün ise mahkemece uygun görülen başka bir tedbire karar verilebilir. Üretimde kullanılan makinelerin imha edilebilmesi için münhasıran taklit konusu alternatör ve ilgili parçaların üretimine özgülenmiş olmalıdır. Bu hususta bilirkişilerden ek görüş alınmaksızın münhasıran alternatör üretiminde kullanılan makinelerin imhası veya başka bir şekilde haksız rekabetin sonuçlarının ortadan kaldırılıp kaldırılamayacağı araştırılmadan talep gibi imhaya karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bu nedenle davalı yararına bozulmasına…” şeklinde karar vermiştir. Bu nedenle tecavüz teşkil eden tasarımın üretiminde yalnızca dolaylı olarak kullanılan araçlara el koyulamamaktadır. Tasarım sahibi, bu araçlara el konulması yerine araçların mülkiyetini de üzerine isteyebilir. Bu bakımdan mülkiyetin tanınması halinde araçların değeri, hükmedilecek tazminat miktarından düşülür. Tasarım sahibi bunların dışında, el konulacak araçların şekillerini de değiştirebilir; imhasını dahi isteyebilir.

 İHTİYATİ TEDBİRLER VE GÜMRÜKLERDE EL KOYMA

Tasarım sahibi, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi tasarımına tecavüz edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmaların yapıldığını ispat edebilir ise, mahkemeden verilecek hükmün etkinliğini sağlamak üzere ihtiyati tedbir talep edebilir (SMK m. 159/1). SMK hükümleri gereğince ihtiyati tedbirler; “a) Davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması. b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması. c) Herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi” özelliklerini kapsar. Buna göre kanun koyucu ihtiyati tedbirleri özel olarak tek tek zikretmiştir.

İhtiyati tedbirlerin özel bir hali olan gümrüklerde el koyma, tecavüz fiilinin yalnızca ülke içinde değil; gümrük bölgelerinde de önlenmesi ve durdurulması amacını güder. Tasarım sahibi, Gümrükler Genel Müdürlüğüne talepte bulunarak, ihlale konu olan tasarımın uygulandığı ürünlerin izlenmesini ve söz konusu ürünlere el konulmasını isteyebilir. Bununla birlikte tasarım sahibinin bu tedbir hakkını kullandıktan sonra Gümrükler Genel Müdürlüğü tarafından kendisine tesis edilen yasal süre içerisinde dava açmak zorundadır. Davanın açılmasından sor da hüküm verilinceye kadar ürünlere el konulması için tedbir talebinde bulunmalıdır. Söz konusu dava açılmaz ya da tedbir talebinde bulunulmaz ise, Gümrükler Genel Müdürlüğü geçici olarak koyduğu el koyma tedbirini kaldırır ve el koyduğu ürünleri serbest bırakır.

Tasarım haklarına tecavüz, fikri mülkiyet haklarını korumak için yasal düzenlemeler ve uluslararası anlaşmalar çerçevesinde ele alınır. Bu konuda daha fazla bilgi almak veya bir tasarımın korunması ve hakkına tecavüz durumunda nasıl hareket edileceği konusunda danışmanlık almak için bir fikri mülkiyet avukatıyla iletişime geçmek faydalı olabilir.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

wpChatIcon