|Bizim milletimizin adalet düzeyi,
başka milletlerin adaletinden
aşağı kalamaz.
M.Kemal Atatürk

Temerrüt Nedeniyle Tahliye Davası

YAZININ İÇERİĞİ

1- Temerrüt Nedeniyle Tahliye Davası’nın Kanuni Dayanağı

2- Temerrüt Nedeniyle Tahliye Davası’nın Şartları

3- Temerrüt Nedeniyle Tahliye Davası’nın Tarafları

4- Temerrüt Nedeniyle Tahliye Davası’nın Açılma Zamanı

5- Temerrüt Nedeniyle Tahliye Davası’nda Emsal Yargı Kararları

Özellikle son günlerde sıklıkla karşılaşılan bir dava türü olan Temerrüt Nedeniyle Tahliye Davası, esasen kiracının kira sözleşmesinden kaynaklanan kira borcunu ve yan giderleri ödememesi durumunda kiralayana verilmiş olan yasal bir dava türüdür.

Kiracının, kira sözleşmesinde belirtilen kira bedelini veya diğer borçlarını (aidat, elektrik, su vs.) zamanında ödemeyi geciktirmesi durumunda, yani temerrüde düşmesi halinde kiralayan tarafından kiracıya karşı açılan bir hukuki süreçtir. Bu durum, kira sözleşmesinin ihlali olarak kabul edilir ve kiralayanın kiracıyı konuttan çıkarma talebinde bulunmasına neden olur.

1.  Temerrüt Nedeniyle Tahliye Davası’nın Kanuni Dayanağı

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 313. maddesine göre kiracı kira bedelini ödemekle yükümlüdür. Kiracı, kira bedelini veya yan giderleri kira sözleşmesinde belirtilen tarihte ya da tarih aralığında eksiksiz olarak ödemezse temerrüde düşmüş olur. Temerrüde düşen kiracıya yasal olarak icra takibi veya ihtarname ile yazılı olarak bildirmek ve ödeme süresi vermek gerekmektedir. Belirtilen sürede kira bedelinin ödenmemesi durumunda ise kiralayanın kiracıyı tahliye etme hakkı doğar.

Kiracının temerrüdüne ilişkin ilgili hüküm TBK m. 315’te yar almaktadır. İlgili madde: “Kiracı, kiralananın tesliminden sonra muaccel olan kira bedelini veya yan gideri ödeme borcunu ifa etmezse, kiraya veren kiracıya yazılı olarak bir süre verip, bu sürede de ifa etmeme durumunda, sözleşmeyi feshedeceğini bildirebilir. Kiracıya verilecek süre en az on gün, konut ve çatılı işyeri kiralarında ise en az otuz gündür. Bu süre, kiracıya yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başlar.” Şeklindedir.

Temerrüt ihtarının İcra Müdürlüğü aracılığıyla tahliye talepli ödeme emri olarak gönderilmesine olanak tanıyan kanun maddesi ise aşağıdaki gibidir:

İcra ve İflas Kanunu m. 269: “Takip adi kiralara veya hasılat kiralarına mütedair olur ve alacaklı da talep ederse ödeme emri, Borçlar Kanunu’nun 260 ve 288.  maddelerinde yazılı ihtarı ve kanuni müddet geçtikten sonra icra mahkemesinden borçlunun kiralanan şeyden çıkarılması istenebileceği tebliğini ihtiva eder.

Bu tebliğ üzerine borçlu, yedi gün içinde, itiraz sebeplerini 62. madde hükümleri dahilinde icra dairesine bildirmeye mecburdur. Borçlu itirazında, kira akdini ve varsa buna ait mukavelenamedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse, akdi kabul etmiş sayılır.

İtiraz takibi durdurur. İtirazın tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını istemeyen alacaklı, bir daha aynı alacaktan dolayı ilamsız icra yoluyla takip yapamaz.” şeklindedir.

2. Temerrüt Nedeniyle Tahliye Davası’nın Şartları

Kiralayanın kanundan doğan tahliye davası hakkını kullanabilmesi için gereken belli başlı şartlar bulunmaktadır. Aşağıda sırasıyla gereken şartlar incelenecektir:

i. Kiralananın Kiracıya Teslim Edilmiş Olması Gerekir.

TBK m. 315’in uygulanabilmesi için kiralayan tarafından kiralananın kiracıya teslim edilmiş olması gerekir. Zira söz konusu bu husus ilgili maddede: “…kiralananın tesliminden sonra” şeklinde ifade edilmiştir.

Böylelikle kiracının, kiralanan şeyin tesliminden önce kira bedelini ödeme borcu altına girmesi durumunda dahi kiralayan, TBK m. 315 gereği kira sözleşmesini feshedemez.

ii. Kiracının Muaccel Olan Kira Bedeli Borcunu İfa Etmemiş Olması Gerekir.

Kira bedeli, kira sözleşmesinden kaynaklanan ve kiracının asli borcunu ihtiva eden bir edimdir. Bununla birlikte kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle kiracının temerrüde düşebilmesi için kira bedelinin muaccel olması gerekir.

Kira sözleşmesinde, kiracının kira bedelini ödeme borcunun ifa zamanına ilişkin olarak TBK m. 314 hükmünde özel bir düzenleme yapılmıştır. İfa zamanı başlığını taşıyan söz konusu hüküm, “Kiracı aksine sözleşme ve yerel âdet olmadıkça, kira bedelini ve gerekiyorsa yan giderleri, her ayın sonunda ve en geç kira süresinin bitiminde ödemekle yükümlüdür”. şeklindedir.

Taraflar kira sözleşmesinde, kira bedelinin her ay hangi gün ödeneceğini kararlaştırmış olabilirler. Böyle bir belirlemenin yapılmaması durumunda kira bedelinin, en geç ay sonuna kadar ödenmesi gerekir.

Türk Borçlar Kanunu’nun 315. maddesinin uygulanabilmesi için gerekli olan şart, kira bedeli ödeme borcu muaccel olan kiracının, buna rağmen zamanında ifada bulunmamış olmasıdır. TBK m. 315 gereği sözleşmenin feshedilebilmesi için ön şart, kiracının kira bedelini ödemede temerrüde düşmesidir.

iii. Kiraya Verenin Kiracıya Bildirimde Bulunması Gerekir.

Türk Borçlar Kanunu’nun 315. maddesi gereğince, kira bedeli borcunu ödemede temerrüde düşen kiracıya karşı, kiraya verenin sözleşmeyi feshedebilmesi için bir bildirimde bulunması gerekmektedir. Yapılacak bu bildirim, yazılı olmalı ve Kanunda öngörülen süreleri içermelidir. Bu hususta yazılılık, geçerlilik şartıdır. Dolayısıyla yazılı olarak değil de sözlü olarak yapılan bildirim hukuki sonuç doğurmayacaktır.

Kiraya veren malik değilse, malikin bildirimde bulunma ve borç ödenmezse kira sözleşmesini feshetme hakkı bulunmamaktadır. Kiralanan kira sözleşmesinin kurulmasından sonra el değiştirmişse, yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olacağından (TBK m. 310/f. I), edinme tarihinden sonraki dönemde ödenmeyen kira bedelleri için o da bildirimde bulunabilir. Ancak bunun için yeni malikin, kira bedellerinin kendisine ödenmesi gerektiğini kiracıya bildirmesi gerekir.

Elbirliği mülkiyetin bulunması halinde bildirim tüm ortaklar tarafından gönderilmelidir. Keza birden fazla kiracının bulunması halinde bildirim, tüm kiracılara yönelik gerçekleştirilmelidir.

Kiralanan taşınmazın aile konutu olması halinde ise kiralayan, TBK m. 349/ f III gereği hem sözleşmenin tarafı olan kiracıya hem de diğer eşe bildirim göndermek zorundadır.

İlgili Madde: “Kiracı olmayan eşin, kiraya verene bildirimde bulunarak kira sözleşmesinin tarafı sıfatını kazanması hâlinde kiraya veren, fesih bildirimi ile fesih ihtarına bağlı bir ödeme süresini kiracıya ve eşine ayrı ayrı bildirmek zorundadır.” şeklindedir.

İhtarnamede için bilinmesi gereken bazı hususlar:

  • İhtarnamede mutlaka kira bedelinin ödenmesi gereken son tarih belirtilmelidir. TBK m. 315 gereğince bu süre konut ve çatılı iş yeri kiraları için minimum 30; diğer kira yerlerinde ise minimum 10 gündür. Bu süre ihtarnamede uzatılabilir fakat kısaltılamaz.
  • İhtarnamenin kiracıya ulaşmış olması gerekir. Ayrıca kiracının yapılan bildirimi öğrenmiş olması şart değildir. Dolayısıyla bildirim, kiracıya ulaşmasından itibaren hüküm ve sonuç doğuracaktır. 30 Günlük süre, bildirimi izleyen günden itibaren başlayacaktır.
  • Bir diğer husus da kiracının ödenmemiş olan kira bedeli borcunun hangi döneme veya dönemlere ait olduğunun ve miktarının da açıkça belirtilmiş olmasıdır. Yapılacak ihtarnamede, kiracının ödemede gecikilmiş olan kira bedeli borcunun miktarı ve hangi döneme ait olduğunun, söz konusu borcun ödenmesine ilişkin talep ve bağlı olduğu süre ile verilen süre içerisinde de ödeme yapılmaması halinde sözleşmenin feshedileceğinin açıkça belirtilmiş olması zorunludur. Bu hususta süresinde ödenmeyen kira bedeli nedeniyle sözleşmenin feshedileceği açıkça yazılmalıdır.
  • Kira bedeli için icra takibinin başlatılması halinde ise kiralayan, Örnek 13 ile ilamsız bir icra takibi başlatmalıdır. Takibe 7 gün içerisinde itiraz etmeyen borçlu, kira sözleşmesini kabul etmiş sayılır ve takibin kesinleşmesine neden olur. Ödeme emrinin tebliğini izleyen günden itibaren ise 30 gün içerisinde ödemenin yapılmaması durumunda kiralayan, İcra Mahkemesi’ne başvurarak taşınmazın tahliyesini talep edebilir. Borçlu, ödeme emri tebliğinden itibaren 30 gün içinde kira borcunu öderse, ilamsız tahliye takibi son bulur, alacaklı haciz ve tahliye isteyemez. Borçlu kiracı, ödeme süresi içinde kira borcunu ödemiş ise, kira borcundan sayılmayan faiz, icra giderleri ve vekâlet ücretini aynı süre içinde ödememiş olması nedeniyle icra mahkemesinden borçlunun tahliyesi istenemez. İİK’nın 269/a maddesine göre, borçlu itiraz etmez ve kira borcunu da ödemezse alacaklı ödeme süresinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde icra mahkemesinden tahliye isteyebilir. Alacaklının icra mahkemesinden tahliye isteyebilmesi için ödeme süresinin sona ermesini beklemesi gerekir. Ödeme süresi dolmadan ve böylece borçlunun temerrüdü gerçekleşmeden, alacaklı (kiraya veren) icra mahkemesinden tahliye isteyemez; istese bile, icra mahkemesi borçlu kiracının tahliyesine karar veremez.

3. Temerrüt Nedeniyle Tahliye Davası’nın Tarafları

Temerrüt nedeniyle tahliye davasında davayı, sözleşmenin tarafı olan kiraya veren açmalıdır. Kiraya veren birden fazla ise; temerrüt ihtarının birlikte keşide edilmesi, davanın da birlikte açılması gerekir. Temerrüt ihtarındaki bu eksiklik sonradan giderilemez. Keza kiraya veren ölmüş ise, mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ihtarın tüm mirasçılar tarafından keşide edilmesi ve davanın da yine mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir.

4. Temerrüt Nedeniyle Tahliye Davası’nın Açılma Zamanı

Borçlu, 30 gün içinde takibe konu borcu ödemezse kiraya veren İİK m. 269 vd. hükümleri uyarınca 6 ay içinde icra mahkemesinde açacağı dava ile borçlunun mecurdan tahliyesini talep edebilir. Tahliye davası sonrası tahliye kararı içeren mahkeme kararının borçluya tebliğ edilmesi ve tebliğden itibaren 10 gün geçmesiyle artık icra marifetiyle tahliye gerçekleştirilebilir. Tahliyenin yanında kiracının malvarlığı üzerinde kira ve icra borcuna yetecek miktarda haciz işlemi de uygulanabilir.

Bu hususta taşınmazın tahliyesi için İcra Mahkemesinde dava açılması zorunludur.

Kiracının gönderilen ihtarlı ödeme emrine süresi içinde itiraz etmesi halinde ise, itirazın içeriğine göre tahliye, icra hukuk mahkemesinde veya sulh hukuk mahkemesinde açılacak dava ile talep edilebilecektir.

5. Temerrüt Nedeniyle Tahliye Davası’nda Emsal Yargı Kararları

Davalı tarafından takipten önce 2.4.2014 tarihinde 1.300,65 TL ve 9.6.2014 tarihinde 1.300 TL ödendiği savunulmuştur. Ancak, dosyada bulunan ödeme belgeleri incelendiğinde, davalı tarafça 2.4.2014 tarihinde davacı hesabına 1.299,65 TL, 9.6.2014 tarihinde 1.300 TL ödendiği görülmüştür. Davalı tarafça 2.4.2014 tarihinde 1.300,65 TL yatırıldığı bankanın 1,00 TL masraf kesmesi sebebiyle davacı hesabına 1.299,65 TL geçtiği, 2014 Nisan kirasının 35 kuruş eksik ödendiği anlaşılmıştır. Mahkemece, 0,35 TL eksik ödeme sebebiyle temerrüt gerçekleşmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de davacı alacaklı tarafından 15.12.2014 tarihinde başlatılan takip üzerine davalıya ödeme emri gönderilmiş ve borcun ödenmesi için 30 günlük süre verilmiştir.

 

Davalı borçlu borcu olmadığını belirterek borca itiraz etmiş, ancak verilen bu 30 günlük süreye rağmen davacı hesabına eksik ödenen 0,35 TL’yi ödememiştir. 30 gün içinde borcun tümü ödenmediğine göre temerrüt gerçekleşmiştir. Borcun miktarının az ya da çok olması temerrüt olgusunun gerçekleşmesini engellemez. Bu sebeple Mahkemece, 0,35 TL üzerinden itirazın kaldırılmasına ve temerrüt sebebiyle tahliyeye karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.” Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2015/6655 Esas, 2015/10585 Karar numaralı ve 01.12.2015 tarihli karar

Davacı 22.08.2013 tarihli takibinde ödenmeyen, 2013 yılı ağustos ayı 10.100 TL kira bedelinin tahsilini istemiş, ödeme emri borçluya 17.09.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Dava ise 20.09.2013 tarihinde açılmıştır. Bu durumda yasal 30 günlük süre beklenmeden açılan davada tahliye isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde tahliyeye de karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.” Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2014/4668 Esas, 2014/5899 Karar numaralı ve 07.05.2014 tarihli karar
“Davalı yasal sürede borca itiraz etmemiş ve borcunu ödememiştir. Davacı İİK.nun 269/a maddesi gereğince, ödeme süresinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde, icra mahkemesinden tahliye isteminde bulunabilir.

Olayımızda; davacı davasını, ödeme emrinin 04/02/2015 tarihinde tebliğ edilmesine göre otuz günlük ödeme süresi geçtikten sonra dava açma süresi olan altı aylık sürenin geçirilmesinden sonra 15/09/2015 tarihinde açmıştır. Bu durumda mahkemece, davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile tahliye kararı verilmesi doğru değildir.” Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/1558 Esas, 2017/4485 Karar numaralı 28.03.2017 tarihli karar

Tahliye davaları hem ev sahibi hem de kiracı için önemli sonuçlar doğurabilecek hukuki süreçlerdir. Bu süreçte bir avukata danışmak, haklarınızı korumanız ve en iyi sonucu elde etmeniz için oldukça önemlidir. Bu kapsamda Bursa ve Nilüfer Kira Avukatı olan Av. Meryem Ayık, tüm yasal süreçlerinizi sizin adınıza takip edip süreci başarılı ve hızlı bir şekilde sonuçlandırmaktadır.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

wpChatIcon